Agiz-ve-Dis-Sagligi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Agiz-ve-Dis-Sagligi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Çarşamba

Diş iltihaplanmaları erkeklerin cinsel performansını düşürüyor

Diş iltihabı problemi tüm erkeklerin cinsel hayatını olumsuz etkileyen hastalıkların başında geliyor. Uzmanlar, kalp sorunlarına ve kasık problemlerine neden olması nedeniyle diş iltihaplanmalarının erkeklerde cinsel problemlere neden olduğunu belirtiyor.

Diş, ağız, sindirim ve solunum yollarının başlangıcı olması nedeniyle genel vücut sağlığı açısından önem taşıyor. Diş enfeksiyonu kalp kapakçığında problemlere yol açıyor, böbrekleri etkiliyor, gözde körlüğe kadar birçok hastalığa sebep oluyor. Diş çürükleri ve iltihabı sadece dişleri değil vücudun bütün organlarını tehdit ediyor.

Çene gelişimini engelliyor
Bazı diş enfeksiyonları, kalp ve akciğer boşluğuna kadar yayılarak hayatı tehdit edici boyutlara ulaşabiliyor. Çürüyen dişlerin düşmesi veya çekilmesi çene gelişimini de etkiliyor.

Kalp sorunlarına neden oluyor
Diş ve dişeti iltihabının tetiklediği ve iltihabın neden olduğu rahatsızlıklar vücudun direncini düşürüyor. Özellikle erkeklerde damar sertliğine, kalp rahatsızlığına, kasıklarda problemlere yol açabiliyor. Bu durumda cinsel hayatı dahi etkiliyor. Yataktaki performanslarını düşürüyor.

Diş korkusunu yenmek gerek
Genelde dişçi koltuğundan korkulur ve diş ile ilgili sorunlar ertelenir. Uzmanlar, “Diş korkusunu 7’den 70’e herkes yaşar. Teknolojinin ve tıp dünyasındaki gelişmeler sayesinde bu korkuya yer yok. Bilinçli sedasyon adı altında uygulanan yöntem sayesinde her türlü diş müdahalesini kolaylıkla atlatabilirsisiniz.” diyor.

Pazar

Ağız Kokusuna Çok Kolay Çözüm

Günümüzde birçok insanda görülen ve ortama rahatsızlık veren ağız kokusu birkaç yöntemle ortadan kaldırılabiliyor. Uzmanlar dişeti hastalığı, diş çürüğü, problemli dolgu ve ağzında tükürüğün az bulunmasını sebepleri arasında gösterdiği ağız kokusunun, düzenli fırçalama ve diş hekimine gidilmesiyle ortadan kaldırılabileceğini ifade ediyor.

Ayrıca, bu zamana kadar çok duymadığımız dilin fırçalanması da kokunun engellemesinde fayda sağlıyor.

Diş Hekimi Murat Sözmen, çevremizdeki birçok insanda ağız kokusunun büyük bir sorun olarak karşılarına çıktığını belirtiyor. İnsandaki ağız kokusunun yüzde doksan nedeninin diş ve dişeti hastalıklarından kaynaklandığına dikkat çeken Sözmen, kokunun önlenmesi için düzenli diş fırçalamanın ve diş ipi kullanmanın öneminden bahsediyor. Çünkü ağız kokusunun en temel sebebi diş aralarında kalan gıda artıkları. Bunun yanında ağızda kokuya sebep olan, çürük, problemli dolgu, dişeti çekilmesi ve diş taşı sorunu bulunuyorsa mutlaka bir diş hekimine gitmeniz tavsiye ediliyor. Çünkü dişlerinizi düzenli fırçalasanız da bunların tedavisi diş hekimi koltuğundan geçiyor.

Sözmen’in, kokuya neden olan faktörler arasında bahsettiği diğer bir önemli gerekçe ise ağızdaki tükürük miktarı. Ağızda salgılanan tükürüğün yıkayıcı etkisi bulunması, dişleri temizleyerek, ağızdaki zararlı maddelerinin etkisini azaltıyor. Tükürüğün az olması bu etkiyi zayıflatıp, ağız kokusuna sebep oluyor. Sözmen, “Böyle durumlarda hastada diş taşı çok olur. Koku da fazla. Bir de dişini iyi fırçalamıyorsa tehlike ciddi boyutlara ulaşır. Kişi bol su içmeli ve düzenli diş fırçalamalı ki denge sağlansın.” diyor. Sözmen öte yandan, dilin de fırçalanmasının ağız kokusunu engellemede önemli olduğu vurgusunu yapıyor. Çünkü sigara, çay ve kahve içenlerde dil pası oluşuyor. Bu da kokuya neden oluyor. Sözmen bu durumda ‘dişlerinizi fırçaladıktan sonra dilinizi de mutlaka fırçalayın.” şeklinde konuşuyor.

Diş hekimi Murat Sözmen, dişte oluşan ve başta kokuya sebep olan diş taşlarının temizlenmemesi durumunda dişin çekilmesinin söz konusu olabileceğini aktarıyor. Sözmen, “Diş, taşları zamanla diş eti çekilmesine neden olur. Bu durum diş ile dişeti arasında derinliği açar. En son olarak dişi sadece kemik tutar. Diş enfeksiyona açık hale gelir. Sallanır. Çekilmesi zaruri olur.” diyor. Sözmen ayrıca, 20′lik dişlerin de uygun çıkmaması durumunda çekilebileceğini anlatıyor.

Et kalıntıları da koku yapar
Diş hekimi Murat Sözmen “Etler lifli gıda olduğu için diş aralarında kalabiliyor. Bu da diş fırçalamayla ya da diş ipiyle çıkarılmaz ise kokuya sebep olabilir.” uyarısında bulunuyor. Bu etlerin çıkarılmasında kürdan kullanmanın tehlikeli olabileceğini anlatan Sözmen, “Bu enfeksiyona neden olur. Bu durumda ağız sağlığı tehlikeye girer.” dedi.

Ağız Kokusu için Basit Pratik Önlemler

Ağız kokusunun sebebi ölü bakterilerin atık maddesi olan ve ‘volatile sülfür’ ismi verilen bir gazdır. Nefeste oluşan kötü koku büyük oranda ağız içinden kaynaklanır. Ağız içi bir infeksiyon, ilerlemiş bir dişeti hastalığı ya da sadece ağız içinde birkaç saatten fazla kalmış gıda artıklarına yerleşen bakteriler kokuya sebep olurlar.

Ağız kokusuna sebep olan problemler
Tonsilit, akciğer iltihabı, sinüzit, şeker hastalığı (aseton kokusu), mide bağırsak hastalıkları, böbrek yetmezliği (balıksı koku), karaciğer ve metabolizma bozukluklarıdır.

Ağız kokusunda yapılması gereken öncelikle teşhis ve tedavidir.

Ağız kokularında yapılması gerekenler
- Tüm çürükler tedavi edilmeli.
- Diş eti hastalığı tedavi edilmeli. Cepler ve diş taşları önlenmelidir.
- Gömük ve yarı gömük 20 yaş dişleri çekilmelidir.

Ağız kokusunu önlemek için bunları uygulayın
- Her öğünden sonra dişlerinizi 3 dakika fırçalayınız ve günde bir kez diş ipi kullanınız.
- Diş fırçanızı kuru ve temiz bir yerde muhafaza ediniz ve kullandıktan sonra iyice yıkayınız.
- Dil çok girintili ve pütürlü yapısı sebebiyle bakterilerin rahatça yerleşip zor temizlenebileceği bir dokudur. Dişlerinizle birlikte dilin yüzeyinin ve özellikle arka kısmının fırçalanması kokuyu önlemek açısından önemlidir.
- Nane şekeri,ağız spreyleri yada gargaralar ağız kokusunu önlemez sadece kısa bir süre (5-7 dk) önler.
- Ağız kokusunu önlemek için su ve hidrojen peroksit’den hazırlayacağınız bir gargara olumlu etki yaratabilir.
- Gıda kaynaklı (sarımsak ,soğan,alkol vb) kokularda ise ertesi sabah aç karnına içilen bir bardak soğuk süt kokuyu belirgin miktarda azaltır.

Pazartesi

Bembeyaz Dişlerin Sırrı

Çürükler, tartar, dişeti iltihabı ve sürekli tekrar eden diş rahatsızlıkları maalesef ağız bakımı ve diş sağlığına yeteri kadar önem vermediğimizi gösteren belirtiler. Yapılan bir araştırmada, tüketicilerin yüzde 50'si zaman bulamadığı için dişlerini düzenli olarak fırçalamadığını belirtiyor. Bu nedenler arasında diş macununun tadını sevmemek, diş fırçalamaya gerek görmemek, dikkatsizlik, unutkanlık ve hatta diş macunu ve fırçası gibi diş bakım malzemelerine sahip olmamak bulunuyor.

İhtiyaca göre diş macunu
Sadece yurtdışında değil, ülkemizde de diş macunları, özelliklerine göre büyük çeşitlilik gösteriyor. Hepsi formülleri ve etkileri ile birbirinden ayrılıyor. Dişleri beyazlatan, diş çürümelerine karşı koruyan, uzun süre ferahlık veya tam koruma sağlayan diş macunları farklı beklentilere sesleniyor.
Aslında sağlıklı dişler için alternatif çok, işlem basit: Uygun diş macunuyla düzenli olarak dişleri fırçalamak!

Hamilelikte dişlere dikkat!
Hamilelik döneminde kadınların tüm vücudunda olduğu gibi, dişlerinde de bir takım değişiklikler meydana geliyor. Diş taşı oluşumunu artıran bu değişimin temelini, hamilelik döneminde östrojen ve progesteron salgılarının artması oluşturuyor. Eğer önlem alınmazsa, diş taşları dişeti iltahabına neden oluyor. İltihaplanma sonucu dişeti kızarıyor, şişiyor, hassaslaşıyor ve sık sık kanama meydana geliyor. İltihaplanma, eğer müdahale edilmezse, ağız içinde kist oluşmasına yol açıyor. Bu kistler normalde kendiliğinden yok oluyor, ama çiğnemeyi ve dişlerin sağlıklı bir şekilde fırçalanmasını engellerse, diş hekimi operasyon kararı alabiliyor.
Hamilelik döneminde diş eti iltihaplanmasına karşı alınabilecek en etkin önlem, ağız ve diş sağlığına özen göstermektir. Bunun için dişleri günde en az iki kez ve mümkünse her yemekten sonra fırçalamak gerekir. Bu dönemde iyi beslenme elbette dişler için de önemli. Özellikle hamilelikte daha sağlıklı ve güçlü dişler için C ve B12 vitaminlerinin bol bol alınması gerekir.
Bunun yanı sıra, hamilelik döneminde diş hekimine daha sık kontrole gitmek, diş taşı oluşumuna erken müdahele edilebilmesini sağlar. Bu şekilde dişetlerinde olası bir iltihaplanmanın ve daha ileri boyutlarda
kist oluşumunun önüne geçilebilir.

Diş beyazlatma yöntemleri
Julia Roberts veya Claudia Schiffer gibi ünlüler kameralara gülümsediklerinde dişleri bembeyaz parlıyor.
Bu kişilerin diş bakımlarının sadece fırçalamakla sınırlı kalmadığını anlamak çok zor değil. İşin aslı, çok az insan doğuştan bembeyaz dişlere ve sağlıklı bir gülüşe sahip. 'İnci beyazı' dişler bile bazı alışkanlıklarımıza bağlı olarak beyazlığını zaman içinde yitirebiliyor. Sigara tüketimi, kahve, çay, kırmızı şarap veya kullandığımız ilaçlar dişlerimizde 'iz' bırakıyor.
Bunlara karşı en bilinen çözüm ise 'bleaching' yani 'diş beyazlatma yöntemi'. Bu yöntem; dişin yapısındaki renklenmelerin giderilmesini sağlıyor.

Uygulanan 2 bleaching yöntemi var:
# Diş hekimi tarafından muayenehanede uygulanan ve 'office bleaching' olarak bilinen yöntemde dişlere yaklaşık yarım saat boyunca yüksek konsantre jel (karbamid peroksit) uygulanıyor. Bu alternatif yöntem kısa sürede çözüm almak isteyenler için ideal bir çözüm.
# Diş beyazlatmayı evde uygulamak isteyenler için dişçi, hastanın kendi diş yapısını model alarak bir kılıf hazırlıyor. Evde bu kılıfın içine diş hekiminin verdiği özel beyazlatıcı jel sürülüyor ve kişi kılıfı birkaç saatliğine ağzına takıyor. 'Home bleaching' olarak bilinen bu yöntem, hafif diş renklendirmelerinde, genellikle gece veya hafta sonları uygulanıyor. Başarılı olması için düzenli olarak yapılması gerekiyor.

Cuma

Ağız Kokusu Nedir Nedenleri ve Giderilmesi

* Öncelikle ağız kokusunun ağız içi bir nedenden kaynaklanıp kaynaklanmadığı bir dişhekimi tarafından tespit edilmelidir.

* Ağız içinde çürük dişler , kanayan dişetleri , iyi temizlenmemiş protezler varsa gerekli tedaviler yapılmalıdır.

* Diş ve dişetleri sağlıklı hale getirildikten sonra bu durumun korunması için düzenli olarak diş fırçası ve diş ipi kullanılmalıdır

* Ayrıca dilin üzeri de mutlaka fırçalanmalıdır. Bu iş için özel olarak üretilmiş dil fırçalarının kullanılması
daha da uygundur.

* Şekersiz sakız çiğneyerek tükürük akışını arttırmak gıda artıklarının temizliğine katkıda bulunacaktır.

* Ağız gargaralarının kullanımı ağız kokusunun azalmasına yardımcı olacaktır.

* Eğer dişhekimi ağız temizliğinin yeterli olduğunu tespit ederse o zaman ağız dışı kaynaklar araştırılmalı ve konunun uzmanı ile görüşülmelidir.

AĞIZ KOKUSU NEDİR?

Ağız kokusu bireylerin hem sağlığını hem de sosyal yaşamını doğrudan etkileyen bir sorundur.

Ağız kokusu ; bazı bakterilerin ağız içindeki gıda artıkları ile birleşerek oluşturduğu hoş olmayan kokudur.

Bu sorun genellikle ağız içi nedenlerden kaynaklanmaktadır,ancak daha az sıklıkla olmakla birlikte bazı sistemik hastalıkların da ağız kokusuna neden olduğu bilinmektedir.

Bu koku özellikle sabahları ağızda belirgin halde hissedilir. Ancak sağlıklı bireylerde ; sabahları oluşan bu koku dişlerin fırçalanması ve diş ipi kullanılması ile ortadan kalkar.

Ağız bakımı sağlanmasına rağmen koku devam ediyorsa, dişhekimine başvurulmalıdır.

AĞIZ KOKUSUNUN NEDENLERİ..

* Diş aralarında , dil üzerinde ve diğer çevre dokularda kalan yiyecek artıklarının ağız içindeki bakteriler aracılığı ile kötü kokulu bileşiklerin oluşmasına sebep olmaktadır.

* Ayrıca ; ağız bakımı eksikliğine bağlı olarak oluşan bu ortamda , diş çürükleri ve dişeti hastalıkları da meydana gelerek tabloyu ağırlaştırmaktadır.

* İyi temizlenmeyen protezler de benzer şekilde ağız kokusunun daha şiddetli hissedilmesine neden olmaktadır.

* Tükürük ağızda kokuya neden olan gıda artıklarının temizlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Bazı ilaçların sürekli kullanımında, tükürük bezleri ile ilgili hastalıklarda veya sürekli ağız solunumu yapan kişilerde, tükürük azlığına bağlı olarak ağız kokusu gelişebilir.

* Yediğimiz bazı yiyecekler de ( soğan , sarımsak , et , balık , peynir vb.) nefesimizin kötü kokmasına neden olabilir. Dişlerin ve dilin temizlenmesi ile bu koku ortadan kalkmaz.Kokuya neden olan yiyecek vücuttan bütünüyle atılana dek koku devam edecektir.

* Benzer şekilde tütün ürünleri ve alkol de ağız kokusuna neden olurlar. Bu alışkanlıklardan bütünüyle vazgeçmedikçe ağız kokusu devam edecektir.

20 Yaş Dişleri Çekimi Gerekli mi

Sürekli dişlerin ağızda yerini alma dönemi 12 yaşında 2, büyük azıların sürmesiyle birlikte sona erer. Bununla beraber 20 yaş civarında 3 büyük azı çene kavsinin sonunda yerini alır. Bu beklenilen ve ideal olan durumdur. Ancak yirmi yaş dişleri söz konusu olduğunda, pek çok varyasyon gözlenebilir. Bunlar yirmi yaş dişinin çene kemiği içinde tamamen gömük kalması (tam gömük), diş kavsinin elverdiği oranda bir kısmının sürmesi (yarı gömüklük) yahut pozisyonu bozuk (diş kavsi dışında) sürmesi gibi durumlardır.

20 yaş dişi çekim nedenleri:
Özelikle tam ve yarım gömülü kaldığında bir kiste ya da iltihaplanmaya neden olabilirler.Sürme sırasında diğer dişleri öne doğru iterek dişlerde eğrilme ve çarpılmalara yol açabilirler.

Gömük ya da yarı gömük kaldığı durumlarda önündeki büyük azı dişinin köküne zarar verebilir. Bu bölgede çürük ve dişeti problemlerine neden olabilirler.
Çene kavsinin en gerisinde bulunması nedeniyle zaman zaman çene ekleminde sorunlara yol açabilir. Çene açıldığında tıkırtı ve eklemde ağrı şikayetlerine neden olabilir.
Çene kavsinin en gerisinde yer almasından dolayı yirmi yaş dişlerinin temizliği çoğu zaman oldukça güç olmakta, hatta hastaların büyük bir kısmı bu dişlerin etrafını hiç temizleyememektedirler. Düzenli olarak temizlenemediğinden çevresinde taş birikimi olmakta, bu durum ağız kokusuna ve dişeti şikayetlerine yol açmaktadır.

Operasyon ve sonrası :
20 yaş dişi çekimi lokal anestezi ile ve steril şartlar altında yapılır. Çekim sırasıda hasta hiçbir şekilde ağrı hissetmez. Çekim sonrasında çekim bölgesine dışarıdan buz uygulanır,eğer gerekli ise ağrı kesici kullanılır. Çekimin durumuna göre icap ederse antibiyotik takviyesi gerekebilir.

Çarşamba

Yaşlılar İçin Ağız Bakımı Önerileri İpuçları Tüyoları

Ağız bakımı, ağız bakımı tüyoları, ağız hijyeni, ağız sağlığını korumak, ağız sağlığının bozulması, ağız temizliği, diş fırçalamak, diş kontrolleri, diş protezlerinin bakımı, diş protezlerinin temizliği, diş sağlığı, dişleri gençleştirmek, düzenli diş bakımı, flor uygulaması..

Akıp giden yıllar dişlerimizde bazı değişikliklere neden olsa da ağız sağlığının bozulması, aslında yaşlanmanın doğal bir sonucu değil. Yaşlılıkta diş bakımı yaparken doğru yöntemleri uygularsanız uzun yıllar ağız sağlığınızı koruyabilirsiniz. Bu nedenle; akşam uyumadan önce protezlerinizi çıkarıp soğuk suya bırakmayı, protez
temizleme tabletleri ve dişi ipi kullanmayı ama en önemlisi de diş hekiminize altı ayda bir uğramayı ihmal etmeyin…

Akıp giden yıllar dişlerimizde bazı değişikliklere neden olsa da, ağız sağlığının bozulması, aslında yaşlanmanın doğal bir sonucu değil. Örneğin; diş bakımına özen gösteren, diş hekimine düzenli olarak giden yaşlı birinin dişleri, yarı yaşındaki bir gencinkinden çok daha sağlam ve sağlıklı olabilir.

Medical Park Bahçelievler Hastanesi Ağız ve Diş Sağlığı Uzmanı Dr. Ahmet Mihmanlı, yaşlılıkta dişlerde meydana gelebilecek değişimleri ve ilerleyen yıllarda dişlere uygulanması gereken bakım yöntemlerini anlattı:

“Ağız sağlığının bozulması, aslında yaşlanmanın doğal bir sonucu değildir. Bu durum; koruyucu diş hekimliği hizmetlerinin yetersizliğine, sistemik hastalıklara, ilaç kullanımına, yanlış ve yetersiz beslenmeye ve uygun yapılmayan ağız bakımına bağlı olarak gelişir. Hatta çoğu zaman ağız hijyenine dikkat eden yaşlı bireylerin ağız sağlığı, ağız hijyenine dikkat etmeyen genç bireylerden daha iyi olabiliyor.”

Dünya yaşlanıyor, dişler gençleşiyor

Yakın bir gelecekte; dünya nüfusunun yüzde 20’sinin 65 yaşın üstünde olacağı öngörülüyor. Diğer sağlık sorunlarında olduğu gibi, diş ve ağız sağlığı bakımından da eğitim ve bilinç düzeyinin artmasının olumlu yansımaları oluyor. Örneğin; diş sağlığı konusundaki bilincin artması, doğru beslenme yöntemlerinin uygulanması sayesinde, ileri yaş nüfusunun artışına rağmen, günümüzde dişler daha uzun süreler ağızda kalabiliyor. Özellikle de düzenli diş hekimi kontrolleri, yaşam kalitesini olumlu yönde etkileyebiliyor.

Düzenli diş bakımıyla ağız sağlığını koruyabilsek de; yaşlanmaya paralel olarak minede meydana gelen aşınma sonucu dişlerde şekilsel değişiklikler görülebilir. Bu durum basit yüzeysel aşınmalardan, önemli madde kaybına kadar ilerleyebilir. Genel olarak, yaşlanma ile ilgili olduğu düşünülen ağız içi değişiklikler; diş kaybı, dişlerin renginde koyulaşma, dişetlerinde çekilmeler, tükürük miktarının azalması, ağız dokusunda ve kaslarda zayıflama ve tat duyusunun azalmasıdır.

Yaşla birlikte tükürük akışkanlığı azaldığı için bakteriyel plak birikimi dolayısıyla çürük ve dişeti hastalık riski artar.

Protezlerinizi gece çıkarın

Yaşlanma ile ilgili olarak ağız içi ve çevre dokularda şekil ve fonksiyon açısından birtakım değişiklikler meydana gelebilir. Bu değişikliklerin ağız sağlığının bozulmasına neden olmaması için; kişisel bakımın ve düzenli diş hekimi kontrollerinin çok önemli olduğu unutulmamalı.

Yaş ilerledikçe en sık karşılaşılan sorun, dişeti çekilmeleri ve dişlerde aşınmalardır. Ancak dişler, evde yapılan düzenli bakım ve düzenli diş muayeneleri ile bir ömür boyu sağlıklı kalabilir.

Yaşlılıkta sistemik hastalıklarda artış olduğu için daha özenli ağız bakımı ve 6 ayda bir diş hekimi kontrolü gerekir. Ancak, ağız bakımı iyi olmayan ve ağız dokularını etkileyen sistemik hastalığı olanlar, daha kısa (1-3 ay gibi) aralıklarla doktora gitmelidir.

Her zaman olduğu gibi yaşlılıkta da dişler günde en az iki kere florürlü bir macunla fırçalanmalı.

Dişeti dokusunun kaybı sonucu oluşan dişler arası boşluklar, besin birikimine neden olacağı için, bu alanların temizliğinde özellikle de gece ağız bakımı sonrasında ara yüz fırçası ve diş ipi ile yapılmalıdır. Ağız gargaraları da önerilir.

Yaşlılarda dişeti mekanik kuvvetlere karşı dirençli olmadığı için, bu hastalara yumuşak kıllardan oluşan diş fırçaları tavsiye edilir.

Flor uygulaması yapılmalı

- Dişlere yapılan flor uygulamaları ile kök çürüklerinin oluşumu veya başlangıç halindeki çürüklerin ilerlemesi önlenebilmektedir.

- Protez diş kullanan yaşlılar ise yemeklerden sonra protezlerini mutlaka fırçalamalıdır. Ayrıca kullanılan protezlerin yılda bir kez diş hekimine gidilerek profesyonel olarak temizliği yapılmalı, cilalanmalı ve gerekli görüldüğünde yenilenmeli.

- Protezler gece mutlaka çıkarılmalıdır; çünkü dişetlerinizin de dinlenmeye ve havalanmaya ihtiyacı vardır. Çıkarılan protezler temizlenmeli ve soğuk su içinde tutulmalıdır.

Yumuşak fırça ve diş ipi kullanın

- Protez temizleme tabletleri de protezlerin mikroplardan arınmasına yardımcı olur.

- Tüm bunların yanında yumuşak dokular düzenli kontrol edilmeli, olası değişiklikler kanser yönünden mutlaka incelenmelidir.

- Yaşlıda diş kaybı fazla olduğu için, kalan dişler sabit veya hareketli protezlerin tutuculuğunda önemli rol oynarlar. Bu yüzden, çürük dişlerin tedavisi gereklidir.

- Sürekli alınan bazı ilaçlar ağız kuruluğuna neden olabilirler. Tükürük, dişleri çürüğe karşı koruyan doğal bir salgıdır, bu nedenle tükürük salgısında azalma varsa diş hekimine danışılmalı.

- Ağız bakımını gerçekleştiremeyen yatağa bağımlı hastalarda bu işlemler, hasta yakınları ve yardımcı sağlık personeli tarafından yapılır.

Hamilelikte Diş Sağlığı Diş Bakımı

Ağız hijyeni, ağız sağlığı, ağızdaki asit seviyesi, apse, diş dolgusu, diş eti çekilmesi, diş sağlığı, diş temizliği, gebeliğin ilk üç ayı, gebelik, Hamilelik, hamilelikte hijyen, stres..

Uzmanlar, hamilelerin diş eti iltihaplanmalarına yatkın olduğunu belirterek, anne olmayı planlayan kadınların gebe kalmadan önce mutlaka ağız ve diş kontrolünden geçmeleri gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor.


Ağız ve Diş Sağlığı Uzmanı Erhan Palamutçu, diş eti iltihaplanmalarının özellikle hamileleri normalden fazla oranda etkilediğini belirterek şu bilgileri verdi:

- Eğer dişler üzerinde biriken yiyecek artıkları tamamen temizlenmezse, ‘gingivitis’ adlı basit dişeti iltihabı gelişir. Diş etleri şişer, kırmızı ve kanamalı bir hal alır. Bunu engellemek için etkili fırçalama ve diş ipi gerekir.

İlk üç ay önemlidir

- Sık kusan gebelerde ağızdaki asit seviyesi yüksek olduğu için dişlerde aşınma ve çürüme oranı artar. Bu da yine iyi bakımla önlenebilir. Kusmadan hemen sonra ağzı bol su ile çalkalamak ve yarım saat sonra diş fırçalamak uygundur.

- Gebeliğin ilk üç ayı bebeğin oluşumunun başladığı ve en hızlı gerçekleştiği evrelerdir. Bu dönemde mecbur kalmadıkça diş uygulaması yaptırmaktan kaçınmak gerekir. Bu yüzden gebelik öncesi kontrolden geçmediyseniz bile ilk üç aylık dönemde mutlaka diş hekimine görünmeniz gerekir.

Ağrı bebeğe zarar

- İlk üç aylık dönemde oluşabilecek sorunlarda, daha çok geçici tedaviler uygulanıp, kalıcı tedaviler 3 ile 6 ay arasındaki döneme veya gebelik sonrasına bırakılır.

- Düşük, erken doğum riski, aşırı korku, panik gibi faktörlerin elenmesi ile her dönemde diş çekilebilir, dolgu yapılabilir, apse tedavi edilebilir. Çünkü ağrının yaptığı stres bebek için daha zararlı olabilir.

Diş ve Ağız Sağlığı Diş Fırçalamak Diş Fırçası Diş Bakımı

Dişlerinizin çürümesini engellemek için onları temiz tutmalısınız. Küçük yaşlardan itibaren kazanılan diş fırçalama alışkanlığı, diş sağlığı için çok önemli. Ancak sadece diş fırçalamak yeterli değil.

Asitli içeceklerden ve şekerlemelerden uzak durmak da diş sağlığınız üzerinde olumlu etki sağlar. İşte dişlerinizin çürümesini önleyebilecek bazı ipuçları…


- Sabah kahvaltıdan sonra ve akşam yatmadan önce dişlerinizi fırçalayın.

- Diş ipi kullanın.

- Küçük başlı diş fırçalarını tercih edin.

- Dişlerinizin iç ve dış yüzeylerini, dilinizin üstünü fırçalayın.

- Fırçanız orta derecede sert ya da yumuşak kıllı olmalıdır.

- Fırçanızı belirli aralıklarda değiştirin.

- Başkasının fırçasını kullanmayın.

- Florürlü diş macunlarını tercih edin.

Dişeti Kanaması Böbrek Hastalığı Belirtisi Olabilir

Ağız kanamaları, ağız kanaması, ağız sağlığı, böbrek sağllığı, böbrek hastalığı, dişeti, dişeti hastalıkları, dişeti kanaması, dişetlerinde sorunlar, dişlerde enfeksiyon, organ bağışı, soluk pembe dişeti..

1997′de kurulan Çocuk Böbrek Vakfının her ay düzenlediği toplantılarda çocuk böbrek hastalarına çeşitli eğitimler veriliyor. Nisan ayının konusu; Böbrek Hastalığı ve Diş Sağlığı idi.
Böbrek hastası çocukların ve ailelerinin katıldığı eğitimde; dişeti kanamalarının böbrek hastalığının habercisi olduğu ve böbrek hastalarının dişetlerinin genellikle soluk pembe renkte olduğu belirtildi.


Eğitime katılan uzmanlar, dişlerdeki en küçük bir enfeksiyonun bile, organ bağışı operasyonlarını engelleyebileceğini dile getirdi.

Sağlıklı Dişler İçin Diş Bakımı Önerileri

Ağız kokusu, ağız sağlığı, diş eti hastalıkları, diş fırçası, diş ipi, diş sağlığı, sağlıklı dişler..

Uzmanlar sağlıklı dişlere sahip olmak için dişlerinizi günde en az iki kez fırçalamanızı öneriyor. Fırçalama işlemi tam iki dakika sürmeli ve ağzın her dörtte birlik kısmı, 30 saniye süren bölümler halinde temizlenmeli. Kullanılan diş fırçası; yumuşak ve yuvarlak uçlu kıllara sahip olmalı. Bu tür bir fırça, dişetlerine zarar verme riskini en aza indirir.


- Ayrıca, 3 ayda bir diş fırçanızı değiştirin.

- Eskimiş bir diş fırçası, diş plağını iyi temizleyemez.

- Diş aralarını her gün temizlemeyi unutmayın.

- Diş ipi, fırçanın erişemeyeceği zor bölgelere de ulaşaçaktır. Düzenli olarak diş kontrolü yaptırın.

- Ağız kokusundan kurtulmak için düzenli olarak dilinizi de fırçalayın.

- Dişeti hastalıklarını, diş çürüklerini ve tartar oluşumunu önlemeye yardımcı olan bir diş macunu tercih edin.

Anne Babanın Diş Çürüğü Çocuğa Bulaşabilir

Ağız sağlığı, anne-babalar, çocuğa bulaşabilen hastalıklar, çocuk sağlığı, diş cürüğü, diş sağlığı, sağlıklı çocuk, sağlıklı dişler..

Uzmanlar anne-babaları diş çürüğünün ebeveynlerden çocuğa bulaşabilen bir hastalık olduğu konusunda uyararak tavsiyelerde bulundu…

Diş Hekimi Çağdaş Kışlaoğlu; konu ile ilgil olarak şunları söyledi:

“Bebek doğduğunda ağız ortamı çürük yapıcı bakteri içermez. Bu bakteriler büyük olasılıkla dişler çıkmaya başladığında, anneden bebeğine bulaşır.


Bulaşmanın gerçekleşmemesi için anne, bebeğini beslerken kaşık, emzik, biberon gibi araçları kendi ağzıyla temasta bulundurmamalıdır. Aksi halde anne, çürüğe yol açacak organizmaları kendi ağzından bebeğine aktarır ve bebeğinin diş sağlığını tehlikeye sokmuş olur.

Ebeveynler çocuklarını ileride diş sağlığına önem veren bireyler olarak görmek istiyorlarsa, onların önünde düzenli olarak ağız bakımına dikkat etmeli ve onlar için doğru bir model oluşturmaya çalışmalılardır.”

Bebeklerin Diş Bakımı Nasıl Olmalı

Ağız içinin temizlenmesi, ağız temizliği, bebeklikte diş bakımı, diş bakımı, diş fırçası seçimi, sağlıklı ağız yapısı, sağlıklı dişler, uygun diş fırçası seçi, uygun diş macunu..

Bebeklikte başlayan diş bakımı ileride sağlıklı dişlere ve ağız yapısına sahip olmayı sağlar. Uzmanlar, bebeklerin diş bakımı hakkında bilgi verdi.

Caddebostan Diş Kliniğinden Diş Hekimi Pertev Kökdemir, bebeklerin diş bakımı konusunda dikkat edilmesi gereken noktaları şöyle sıraladı.


- Çocuğunuza gece yatmadan önceki son beslenmesinde şekerli gıdalar vermeyin.

- Emziğini kesinlikle şekere, bala, pekmeze batırmayın.

- Her beslenmeden sonra su vererek, ağız içinin temizlenmesini sağlayın.

- Her beslenmeden sonra ağız içini ıslak ve gazlı bezle temizleyin.

- İki yaşından itibaren sizin kontrolünüzde günde iki defa dişlerini düzenli fırçalatın.

- Ona yaşına uygun bir diş macunu ve fırçası seçin.

- Çocuğunuzu 6 ayda bir, diş hekimine kontrole götürün.

Hamileler Bleeching Diş Beyazlatma Yapmamalı

Bembeyaz dişler, bleeching, diş beyazlatma işlemi, Hamilelik, hamilelikte diş bakımı, ilaç taşıyıcı şineler, lekesiz dişler, sağlıklı dişler, temiz dişler..

Bleeching olarak da adlandırılan diş beyazlatma işlemi yapısal olarak renk bozukluğuna veya koyu bir renk tonuna sahip dişlerin rengini açarak daha beyaz görünmelerini sağlama işlemidir.

Bembeyaz dişlere sahip olmayı isteyenlerin tercihi olan bleeching işlemine karar vermeden önce, dişlerin yüzeylerinin temiz ve lekesiz olmasına dikkat edilir.


Dişin renginin içten geldiği kesinlik kazandığı zaman, diş beyazlatma işlemine karar verilebilir.

Eğer karşılıklı konuşulup uygulamaya karar verilmişse, kişiden ölçü alınır ve hazırlanan modeller üzerine ilaç taşıyıcı şineler (kılıflar) hazırlanır.

Bu kılıflar içine ilaç konularak gece uyurken takmak üzere dişlerin üzerine geçirilir, 5 gece boyunca kullanılır.

Bu işlem hamilelerde uygulanmamalıdır.

Bembeyaz Dişler Beyaz Diş Diyeti Beyaz İnci Dişler

Bembeyaz dişler, beyaz diş diyeti, beyaz dişler, dişlerimizin sağlığı, inci gibi dişler, kusursuz dişler, mükemmel gülüş, sağlıklı dişler, yemek yemek..

Dişlerimizin sadece yemek yememize ve konuşmanıza yaradığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Dişleriniz, görüntünüze ve gülüşünüze kattığı anlamla imajınızın da önemli bir parçası. O nedenle onların kusursuz olmasını sağlamalısınız.

Dişlerinizin hem beyaz hem de sağlıklı olmasını istiyorsanız, Reader’s and Digest dergisinde yer alan ipuçlarına dikkat etmelisiniz. İşte sağlıklı, bembeyaz ve inci gibi dişler için birbirinden değerli 10 ipucu…


1. Beyaz diş diyeti uygulayın. Eğer çok fazla siyah çay ya da sigara içiyorsanız, bunun dişleriniz üzerindeki sonuçlarına da katlanmak zorunda kalırsınız. Dişlerinizde leke yapabilecek yiyecekler yediğinizde ya da içtiğinizde hemen dişlerinizi fırçalayın ya da iyi bir beyazlatma maddesi kullanın. Tüm bunlara alternatif olarak, bir elma yiyebilirsiniz.

2. En az 2 ya da 3 ayda bir diş fırçanızı atın ya da elektrikli diş fırçanızın başlığını değiştirin. Aksi halde, dişlerinizi fırçalarken sadece bakterileri ağzınıza taşımış olursunuz.

3. Dişlerinizi 45 derecelik açıyla dairesel hareketlerle yavaş yavaş fırçalayın. Dişlerinizi fırçalarken diş minelerine zarar vermemeye özen gösterin.

4. Nefesinizi tazelemek ve diliniz üzerindeki plağı kaldırmak için dilinizi her sabah dil temizleyiciyle temizleyin. Kötü ağız kokusunun bir nedeni de dil üzerinde üreyen bakterilerdir. Günlük dil temizliği ağız kokusunu uzaklaştırmaya yardımcı olur.

5. Arıtıcı gıdalar yemelisiniz. Doğal diş fırçası olarak bilinen elmanın yanı sıra çiğ havuç, patlamış mısır ve kereviz yiyebilirsiniz. En iyi sonuç için, akşam yemeğinden sonra bu yiyecekleri yemelisiniz.

6. Sabahları elma sirkesiyle gargara yapın ve sonra dişlerinizi fırçalayın. Sirke, lekelerin yok olmasına, dişlerinizin beyazlamasına ve ağzınızdaki, dişetlerinizdeki mikropların ölmesine yardım eder.

7. Dişlerinizi beyazlatmak ve lekeleri yok etmek için haftada bir kez karbonatla fırçalayın. Diş macunu yerine karbonat sürün. Diş macununa alternatif olarak tuz da kullanabilirsiniz. Dişetlerinizi tazelenmiş hissetmeye başlarsanız, dişlerinizi tuzla iki günde bir fırçalayın.

8. Nefesinizi taze tutun. Nefesinizin tazeliğini kontrol etmek için avucunuzun içini yalayın ve henüz yaşken koklayın. Eğer bir şey kokuyorsa, şekersiz naneli şeker yiyebilir ya da alkolsüz ağız gargarası kullanabilirsiniz. Piyasada satılan reçetesiz ağız gargaralarının çoğu alkol içeriyor. Gargaradaki alkol ağzınızdaki dokuları kurutabilir ve bakterilere karşı daha hassas hale getirebilir.

9. Dişlerinizin arasını diş ipliğiyle temizleyin. Aynaya bakmadan temizlemeye alışırsanız, arabada, yatakta ve önemli toplantı öncesinde dişlerinizi diş ipiyle temizleyebilirsiniz.

10. Sabahları kalkınca ve gece yatmadan mutlaka dişlerinizi fırçalayın. Sabahları kalkınca yapacağınız ilk iş dişlerinizi fırçalamak olmalı. Böylece uyurken üreyen plak ve bakteriyi yok etmiş olursunuz.

Pazartesi

Uykuda Diş Sıkma Gıcırdatma Depresyon Sebebi Bruksizm

Alkol kullanımı, depresyon sebebi, depresyonun sebepleri, diş gıcırdaması, diş gıcırdatma, diş gıcırdatma alışkanlığı, diş sıkma, diş sıkma alışkanlığı, gıcırdayan dişler, implant, implant tedavisi, kahve kullanımı, sigara kullanımı, uykuda diş gıcırdatma, uykuda diş sıkma..

Halk arasında diş gıcırdatma ya da diş sıkma olarak bilinen Bruksizm hastalığının bir süre sonra dişlerde, yüz ve çenede ağrıya yol açarak, kronikleşmesi halinde diş kaybına neden olabildiği ve zamanla ağrının kişiyi depresyona sokabildiği bildirildi.


Gazi Üniversitesi (GÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cansu Alpaslan yaptığı açıklamada, toplumda diş sıkma alışkanlığının çok yaygın olduğunu ve kişilerin genellikle bu eylemi farkında olmadan yaptıklarını söyledi.

Diş sıkan her kişinin hasta olarak kabul edilmemesi gerektiğini belirten Alpaslan, dişlerde hassasiyet gelişmesi ve kişiye ağrı vermesi halinde ise önlem alınması gerektiğini bildirdi.

Alpaslan, diş sıkmanın dişlerde ve çevre dokularda problemlere neden olduğuna dikkati çekerek, “En çok yüz kaslarına ve çene eklemine zarar vermektedir. Diş yüzeylerinin bozulmasına ve bir süre sonra dişlerin kökten sallanmasına yol açmaktadır. Bu etkiler sonucunda da sağlam olan dişler kaybedilebilmektedir” diye konuştu.

Dişler genellikle gece uykuda sıkılıyor

Diş gıcırdatma ve sıkmanın genellikle gece, uyku sırasında, istemsiz olarak yapıldığını anlatan Alpaslan, “Eylem, 3-5 saniyelik olmasına rağmen ortaya çıkan kuvvet hem dişlere hem de dokulara zarar vermektedir” dedi.

Alpaslan, diş yüzeyinde aşınmaya bağlı ‘diş ağrısı, sıcak-soğuk hassasiyeti ve kırılmalar’ ortaya çıkabildiğine dikkati çekti. Diş gıcırdatma ve sıkmaya bağlı daha ağır bulgulara ise çene ekleminde rastlandığını ifade eden Alpaslan, şunları kaydetti:

“Dişlere uygulanan fazla basınca bağlı olarak çenede zamanla kilitlenme ortaya çıkabiliyor, hasta ağzını açamıyor. Sabahları, kişide yorgunluk, gerginlik ve yüzde ağrıya neden olabiliyor.

Sebepsiz gibi görünen ağrı, zamanla kronikleşiyor ve tedavisi güç durumlara yol açıyor. Kronik hale gelen ağrı, kişide depresyona yol açabiliyor. Kişi, bu alışkanlığından kendi başına vazgeçemiyor ve sürekli ağrıyla yaşamak zorunda kalıyor. Kronikleşen ağrı başta, strese, kaygıya ve sinire neden oluyor ve kişiyi depresyona sürüklüyor. Bu da ciddi iş gücü kaybına neden oluyor.”

Alpaslan, diş sıkmaya bağlı ağrıların zaman zaman kulakta hissedildiğini, zaman zaman da baş ağrısı şeklinde kendini gösterdiğini belirterek, “Baş ağrılarının büyük bir kısmı diş sıkmaya bağlıdır. Bu nedenle, gerek çene ekleminde gerek yüzde gerekse de dişlerde sebepsiz ağrılarda mutlaka bir çene cerrahisi uzmanına başvurulmalıdır” diye konuştu.

İmplant yapılacak hastalarda bu alışkanlık olmamalı

Diş sıkma ve gıcırdatmanın en önemli sebebinin stres olduğuna dikkati çeken Alpaslan, “Stres dönemi geçtikten sonra da olay devam ediyorsa, bir psikiyatri uzmanına başvurulmalı” dedi.

Alpaslan, stresin yanı sıra bazı ilaçlar ile beslenme şekli ve alışkanlıkların da diş gıcırdatmaya neden olabildiğini belirterek, “Kahve, alkol, sigara kullanımının da azaltılması gerekiyor. Çünkü, bunlar uyarıcı oldukları için sinir sistemini etkiliyor, sıkma ve gıcırdatmayı tetikleyebiliyor” uyarısında bulundu.

Uyku bozuklukları, uyku apnesi ve horlamanın da uyku sırasında diş gıcırdatmanın nedenleri arasında olduğunu ifade eden Alpaslan, bu tür bulgulara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

Alpaslan, gündüz dişlerini sıkan kişilerin, bunu fark ettikleri andan itibaren çenelerini serbest bırakılmaları gerektiğini belirtti. Uyku sırasında yaşanan olaylarda ise hekim müdahalesinin gerekli olduğunu vurgulayan Alpaslan, “Bu hastalara ‘gece plağı’ diye adlandırdığımız koruyucu bir aparat yapabiliyoruz.

Uyku sırasında dişlerin birbiriyle temasını engellemek amacıyla alt ve üst çenenin arasına yerleştirilen plaklar basıncı azaltabiliyor ve böylece çevre dokularda oluşacak hasar en alt düzeye indirilebiliyor” diye konuştu.

Prof. Dr. Alpaslan, diş eksikliklerinde en sık başvurulan tedavi yöntemlerinden biri olan implant (diş ekme) uygulamasında da Bruksizm’e dikkat edilmesi gerektiğini dile getirerek, “Eğer implant yapılacak hastada diş gıcırdatma ya da sıkma alışkanlığı varsa implantlar kaybedilebiliyor. Bu tür alışkanlığı olanların implant adayı hasta olmaması gerekli” dedi.

Diş Çürükleri Kalbi de Etkiliyor

Ağız sağlığı, bağışıklık, baş ağrısı, diş çürükleri, diş gıcırdatma, diş gıcırdatmanın etkileri, diş gıcırdatmanın zararları, diş sağlığı, dişeti iltihapları, dişlerdeki bakteriler, ense ağrıları, ense ağrılarının sebebi, Kalp Sağlığı, kan dolaşımı, sırt ağrıları, sırt ağrılarının sebebi..

Karşılaştığımız diş sorunlarının sadece diş ağrısına neden olduğunu mu düşünüyorsunuz? Uzmanlara göre diş sorunları kalbinizden bedeninizin diğer organlarına kadar birçok bölgede hastalıklara neden olabiliyor.

Almanya’da yayımlanan Bild am Sonntag gazetesinde yer alan haberde, “Kötü bir diş, birçok rahatsızlığın kaynağı olabilir. Kalbi, kasları ve bağışıklık sistemini zayıflatabilir” denildi.


Dişeti iltihapları bağışıklığı azaltıyor

Hamburg kentindeki bir klinikte diş uzmanı olan Dr. Jürgen Reitz, Almanya’daki yetişkinlerin yüzde 45 ila 60′ında diş eti iltihabı bulunduğunu belirterek, bakterilerin çene kemiğine ve diş köklerine saldırdıklarını, bunun sonucunda dişlerin döküldüğünü, bağışıklık sisteminin de böylece zayıfladığını ifade etti.

Dişlerdeki bakteri 3 gizli tehlikenin tetikçisi

Reitz, “Bakteriler kan dolaşımıyla vücudun her bir yanına ulaşır. Zatürreeye ve kalp krizine de neden olabilirler. Hamile kadınlarda erken doğumlar gerçekleşebilir. Şeker hastalarında da kan şekeri değerleri bozulabilir” dedi.

Diş gıcırdatma ense, sırt ağrılarının sebebi

Stresten kaynaklanan diş gıcırdatmalarının da ense, sırt ve baş ağrılarına yol açabileceği uyarısında bulunan Reitz, bu nedenle spor ve çeşitli gevşeme yöntemleriyle stresin atılması tavsiyesinde bulundu.

Süt Dişlerinin Önemi ve Tedavisi

Ağız kokusu, ağızda kötü koku, beslenme bozukluğu, çiğneme zorluğu, diş çürüklerinin tedavisi, dişçi fobisi, dişlerde ağrı, dişlerde çirkin görüntü, süt dişi çürükleri, süt dişleri, süt dişlerindeki çürükler, süt dişlerinin önemi, süt dişlerinin tedavisi..

Süt dişlerinin birinci görevi çocuğun düzenli bir şekilde beslenmesini sağlamaktır. Konuşmanın düzgün bir şekilde gelişmesi de süt dişlerinin varlığına ve sağlıklı olmasına bağlıdır.

Bunların yanında aşağıdaki gibi bir görüntü, hiç kimsenin çocuğunda görmek istemeyeceği ciddi estetik sorunlara yol açmaktadır.


Süt dişleri kapladıkları alanı kendilerinin yerine gelecek olan kalıcı diş için korumakta ve kalıcı diş sürerken ona rehberlik yapmaktadırlar.
Süt dişi erken çekildiği zaman bu doğal yer tutuculuk fonksiyonu da ortadan kalkmaktadır.

Süt dişlerindeki çürükler tedavi edilmeli mi?

Tedavi edilmeyen süt dişi çürükleri, ağrı, kötü koku, çiğneme zorluğu, beslenme bozukluğu ve çirkin görüntüye yol açar.

Çocukluk dönemindeki tedavi edilmeyen diş bozuklukları, ileride diş çarpıklığı, çene gelişiminde bozukluk ve genel sağlık problemlerine (romatizmadan kalp rahatsızlıklarına kadar) sebep olabilecektir.

Yukarıdaki nedenlerden ötürü süt dişlerindeki çürükler, “Nasıl olsa yerine yenileri gelecek” yanılgısına düşmeden tedavi edilmelidir.

Süt dişlerindeki çürükler; ağrı ile çocuğun çok küçük yaşlarda tanışmasına ve gelecekte bazı fobileri olmasına neden olabilir. Ayrıca bu çürükler süt dişlerinin çok erken kaybına neden olabilir.

Diş Çürükleri Engellenebilir mi

Ağız sağlığı, çürüğü engellemek, çürümüş dişler, diş bakımı, diş çürükleri, diş çürükleri engellenebilir mi, diş fırçalama, diş sağlığı, diş tedavisi, diş temizliği, dişlerde çürüme, sağlıklı diş eti, temizlenmeyen dişlerin çürümesi..

Dişlerde meydana gelen çürükleri tamamen engelleyebilecek bir aşı ya da ilaç henüz geliştirilemedi. Bu nedenle bakımsız ve korunması ihmal edilen, temizlenmeyen dişlerin çürümesi gayet doğaldır.
Dişlerdeki çürüklerin sayısını azaltmaya yönelik bazı malzemeler günümüzde kullanılmaktadır. Bunlardan birisi; ‘fissür örtücü’ dediğimiz malzemedir.


Diş çürükleri genellikle azı ve küçük azı dişlerinin, çiğneyici yüzlerinde bulunan “fissür” adı verilen oluklarda başlar.

Bahsettiğimiz malzemeyle olukların üzeri kapatılıp, o bölgeye mikrop, yemek artığı gibi maddelerin sızması engellenerek çürük başlaması önlenir.

Bu işlem, 6 yaşından itibaren çıkan kalıcı azı ve küçük azı dişlerine de uygulanabilir.

Çürüğü engellemenin başka bir yolu da dişlerin çürüğe karşı direncini artırmaktır.

Dişlere yüzeysel flüorür uygulanması suretiyle bu direnç kazandırılır.

Cumartesi

Çocuklarda Diş Çürüğü Nedenleri Sebebi

Çocukların dişleri, çocukların dişleri neden çürür, çürük dişler, diş çürükleri, diş çürümeleri, diş çürümesi, dişler neden çürür, şekerli biberon, şekerli emzik..

Çocukların süt dişleri normal dişlere oranla daha çok organik madde içerirler. Bu nedenle çocukların süt dişleri çürümeye daha yatkındır, daha kolay ve hızlı bir şekilde çürümelerinin nedeni de budur.

Çocuklar, çürüğün erken döneminde görülebilen soğuk sıcak hassasiyeti ve hafif ağrı gibi sinyalleri zamanında yorumlayamazlar. Olayı ancak dayanılamayacak kadar ağrı olmasında fark ederler ki bu durumda çok geç kalınmış olabilir.


Çocuklar ağız bakımına yetişkinler kadar dikkat edemezler. Çocuğun el becerisi, merakı ve ebeveynin tutumu diş fırçalama alışkanlığını belirler.

Özellikle annelerin sıklıkla yaptığı bir hata da emzik ya da biberonu şeker, reçel vb. gibi gıdalara batırarak çocuklara vermeleri veya uyku aralarında şekerli süt, meyve suyu gibi gıdalara alıştırmalarıdır. Böylece beslenme düzensizliğinden dolayı dişler çürümeye yatkın hale gelir.