bel ağrısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bel ağrısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Çarşamba

Gebelikte Yaşanan Kramplar ve Tedavisi

Bacaklarda kramplar, bacaklarda varisler, bel ağrısı, gebelik, gebelik hormonlarının etkisi, gebelikte kramp, gebelikte kramplar, göğüste çatlaklar, hamilelik dönemi, hemoroid, kabızlık, karında çatlaklar, kramp girmesi, magnezyum eksikliği, mide yanması, nefes almada zorluk, sık idrara çıkma, varis çorabı..

Bir kadının en hassas ve bir o kadar da güzel dönemi olan hamilelik döneminde yaşanan bazı sorunlar, hamileliğin keyfine gölge düşürebilir.

Hamilelik döneminde, özellikle ilk aylarda gebelik hormonlarının etkisi sebebiyle bulantı, yorgunluk ve aşırı
uyku hali, baş ağrıları, özellikle son dönemlerinde artan kabızlık, hemoroid, mide yanması, bel ağrısı, sık idrara çıkma ve bacaklarda kramplar, varisler, karında ve göğüste çatlaklar, nefes almada zorluk gibi şikayetler görülebilir.

Bacak krampları ise, özellikle 24′üncü haftadan itibaren başlayan sık karşılaştığımız problemlerden biridir. Gebeleri daha çok geceleri rahatsız eder. Bacak krampları zaman zaman aniden uykudan uyanmalara neden olabilir.

Nedeni magnezyum eksikliği

“Gebelikte kramp oluşumuna sebep olarak kalsiyum ve magnezyum eksikliği gösterilmektedir. Ayrıca gebelikte büyüyen uterusun toplar damar sisteminde yarattığı baskı ve buna bağlı oluşan dolaşım problemleri de kramp oluşumunda önemli bir etkendir. Ayrıca gün içi yorgunluk, fazla ayakta kalma, aşırı kilo alımı ve varisler bacak kramplarını artırmaktadır. Kalsiyum açısından zengin dengeli beslenme, çeşitli egzersizler, masaj, bölgesel sıcak uygulama gibi yöntemlerle krampların hafifletilmesi mümkündür. Çoğu zaman kalsiyum ve magnezyum içeren ilaç takviyesi de yapılabilmektedir. “

Hamilelik döneminde görülen bacak kramplarının önlenmesi için alınabilecek önlemlerden bazıları şunlar:

- Uzun süre ayakta kalmamalı,

- Otururken ayağın altına yükseklik konulmalı,

- Yatmadan önce ılık duş almalı,

- Sol yana yatmalı,

- Varis var ise mutlaka varis çorabı kullanılmalı,

- Yüksek topuklu ayakkabı giymekten kaçınmalı,

- Aşırı kilo alınmamasına dikkat edilmeli.

Kramplar genelde lohusalık döneminde hafifler ve sonrasında da geçer. Kramp girdiği zaman ise baldır üzerine sıcak bir havlu koyup, bacağı yukarı kaldırmak ve ayak parmaklarını yukarı doğru germek rahatlatıcıdır.

Salı

Bel Fıtığından Kaslarınızı Güçlendirerek Korunun

Bacak kası erimesi, bacak kaslarında erime, bacaklarda güçsüzlük, bacaklarda karıncalanma, bacaklarda uyuşma, bel ağrıları, bel ağrısı, bel fıtığı, bel fıtığından korunmak, bel fıtığının belirtileri, bel fıtığının çaresi, bel fıtığının etkileri, bel fıtığının zararları, bel kaslarını güçlendirmek, göbek kaslarını güçlendirmek, güçlü kaslar, kalça ağrıları, karın kaslarını güçlendirmek, kasları güçlendirmek..

İki haftadan daha fazla süreyle devam eden bel ağrısının, zamanla kalça ve bacaklarda hissedilmesiyle kendini gösteren bel fıtığının, karın ve bel kaslarının güçlendirilmesi ile önlenebileceği vurgulandı.


Türkiye Romatizma Araştırma ve Savaş Derneği Başkanı ve aynı zamanda Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şebnem Ataman, her 100 kişiden yaklaşık 65-80′inin yaşamının bir döneminde bel ağrısından şikâyet ettiğini söyledi.

Ataman, kas gücünün zayıf olmasının ve genetik yatkınlığın hastalığın ortaya çıkmasında önemli bir risk faktörü olduğuna işaret ederek, “Vücuttaki bel ve karın kaslarının güçlü olması, bel fıtığının önlenmesinde bir avantajdır” dedi. Vücut kaslarının kuvvetlendirilmesi için düzenli egzersiz yapılmasının önemli olduğunu belirten Ataman, her sağlıklı bireyin haftada 3 gün aktif spor yapması, her gün işe gitmeden önce vücudu ısıttıktan sonra karın kaslarını kuvvetlendirmek için 20-30 kez mekik çekmesini önerdiklerini söyledi.

Bel ağrılarının kısa dönemde geçmediğini, en az 1-2 hafta sürebildiğini ifade eden Ataman, yapılan çalışmalarda bel ağrılarının yüzde 50’sinin ilk hafta, yüzde 90′ının da 2. hafta sonunda geçtiğinin gözlendiğini söyledi. Ataman, bel ağrısı şikâyetinde bulunan hastaların yüzde 10′unda ise sorunun devam ettiğini belirterek, “Bu vakaların bir kısmına bel fıtığı tanısı konuluyor. 2 haftayı geçen bel ağrısı şikayeti halinde vakit kaybetmeden fizik tedavi ve rehabilitasyon ya da ramatoloji uzmanına başvurulması gerekiyor” dedi.

Ataman, bel ağrısı şikayeti sonrasında ağrının farklı bölgelere yaygınlık göstermesinin ciddiye alınması gerektiği uyarısında bulunarak, “Kalça ve bacaklara doğru yayılım gösteren bel ağrısı durumunda, bel fıtığı düşünülmelidir.

Eğer ağrıya bacaklarda uyuşma, karıncalanma ve güçsüzlük gibi bulgular eşlik ediyorsa sinir basısından şüphelenmelidir” diye konuştu.

Bel fıtığının görülme sıklığının meslek gruplarına göre değişiklik gösterdiğini dile getiren Ataman, “Daha çok ağır iş yapanlarda bele binen yükün fazla olmasından dolayı sık görülüyor. Obezlerde de vücut ağırlığın fazla olması, kas ve yağ dağılımının değişmesine bağlı olarak kas gücünün yetersiz kalması bel fıtığının oluşumunu arttırıyor” dedi.

Ataman, iki omur arasında amortisör görevi gören jel kıvamındaki nükleus denilen sert maddenin çok zorlama olduğunda yırtılarak dışarı taştığını ve bel fıtığını oluşturduğunu anlattı. Ataman, “Bu bel fıtığı adı verilen oluşumun omuriliğe veya bacaklarımıza giden sinirlere bası yapması sonucu kalça ve bacaklarda ağrı ve kuvvet kayıpları görülebilir, siyatik siniri sıkışabilir ve hatta kısmi felçler ortaya çıkabilir” dedi.

“İleri evrede bacak kasları eriyebilir”

Bel fıtığının en önemli belirtisinin bel ve bacak ağrısı olduğuna dikkati çeken Ataman, ilk olarak belde hissedilen ağrının zamanla bacağa yayıldığını ve genellikle tek taraflı olduğunu söyledi. Ataman, ağrının bazen iki taraflı hissedilebileceğini de belirterek, şunları kaydetti:

“Kimi zaman hastalar sadece bacak ağrısı şikâyeti ile gelir. Bel ağrısından çok bahsetmeyebilirler. Bu durumda da yine fıtık açısından değerlendirilmesi gerekir. Hastaların bir kısmı size daha önce bel ağrısının olduğunu, zaman zaman belinde tutulma olduğunu ve hareket etmede zorlandığını söyler. Hastada ayrıca bacakta uyuşma, bel hareketlerinde de kısıtlanma görülebilir. Öksürme, hapşırma, uzun süreli oturma, otomobil kullanma, öne doğru eğilme gibi eylemler ağrıyı arttırır. Skolyoz adı verilen sırtın ve belin bir tarafa doğru eğilmesi de sık rastlanılan bir durumdur. Çeşitli nedenlere bağlı gelişebilir. En sık 10 yaşından sonra kızlarda daha sık gözükür ve genellikle bu tip skolyozun nedeni bilinmez. Şekil bozukluğu, sırtta ve belde ağrı ve bazen nefes darlığına yola açabilir. Bazı hastalarda ilerleme gösterebilir.”
“Kronik ağrılı hasta oranı yüksek”

Ataman, bel fıtığının hafif seyrinde istirahat ve egzersizin yeterli olabildiğini, kaplıcanın önerildiğini söyledi. Kısa süreli yatak istirahatinin, hastanın en rahat ettiği pozisyonda ve iyi bir yatakta olması gerektiğini dile getiren Ataman, tedaviye ilişkin şu bilgileri verdi:

“Yatak ortopedik ve düzgün olmalı, vücut ağırlığı ile çökmemelidir. Sırtüstü uzanarak bacakların altına yastık koymak en iyi dinlenme şeklidir. Ağrı kesici, kas gevşetici, ilaçlar kullanılabilir. Kronikleşmiş hastalarda antidepresan ilaç tedavi uygulanabilir. Bel fıtığına bağlı skolyoz (omurganın yana eğriliği) varsa korse kullanılabilir, ancak bu uzun süreli olmamalıdır. Yüzeysel ve derin ısıtıcılar, düşük frekanslı akımlar ve traksiyon gibi fizik tedavi ve rehabilitasyon yöntemleri uygulanabilir. Tıbbi ve fizik tedaviye rağmen geçmeyen ağrılar ve ilave olarak nörolojik kuvvet kaybı olanlar ise mutlaka cerrahi olarak tedavi edilmelidir. Hastaların büyük çoğunluğunda 4-6 hafta içinde iyileşme sağlanır. Yapılan bütün tedavilere rağmen kronik ağrılı hasta oranı oldukça yüksektir.”