doğru beslenme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
doğru beslenme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Perşembe

Doğru Beslenerek Meme Kanseri Riskini Azaltın

Beslenme, bilinçli beslenme, çavdar ekmeği, değişik pişirme yöntemleri, doğru beslenme, döner, ekmek tüketimi, ekmek tüketirken, kanserojen maddeler, kepekli ekmek, kızartmalar, meme kanseri, meme kanseri riski, Omega-3 yağ asitleri, Omega-6 yağ asitleri, örnek diyet, sağlıklı beslenme, soya, soya yağı, tatlılar, Türk mutfağı, yağlılar..

Meme kanserinden korunmanın en etkili yollarından biri de bilinçli ve sağlıklı beslenme. Türk mutfağının vazgeçilmez tatlarının hangi sağlık sorunlarına yol açtığını biliyor musunuz?


Günümüzde 8 kadından 1′inde görülen meme kanserinden korunmada en büyük görev yine kadınlara düşüyor.

Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Keservuran; kadınlarda en sık görülen kanser tipi olan meme kanserinde beslenmenin önemiyle ilgili sorularımızı yanıtladı.

Meme kanseri ve beslenme arasında nasıl bir ilişki vardır?

Yağda kızartılmış, tütsülenmiş besinler, yağlı tüm hayvansal besinler, yağlı şarküteri ürünleri, tereyağı, tuzlanmış ve salamura yapılmış besinler ve doğrudan ateşte pişmiş besinler örneğin döner kanserojen bileşenleri daha fazla barındırmaları bakımından risk oluştururlar. Bu tür besinler, vücutta dokularla negatif etkileşime girerek, dokunun doğal yapısını tahrip eder ve kanser riskini arttırabilir. Kanser hücreleri aynı zamanda sağlıklı-normal hücrelere ait besin öğelerini kullanır ve yararlı hücrelerin çoğalmasını da engeller. Yüksek miktarda pestisit (tarım ilacı kalıntıları) ve yapay kimyasalların alımı da diyetle ilgili kanser riskini arttıran faktörlerdendir.

Doğru beslenme ile meme kanseri engellenebilir mi?

Meme kanserinin ortaya çıkışını tetikleyici faktörler arasında; yanlış beslenmenin yanında yaş, genetik miras, doğum yapma yaşı, östrojen hormonal tedavisi, alkol tüketimi ve sigara yer almaktadır. Dolayısıyla doğru beslenme ile meme kanserini engellemek değil, meme kanserinden korunabiliriz.

Kansere yol açan kötü beslenme alışkanlıları hakkında bilgi verebilir misiniz?

Beyaz un, beyaz şeker ve tuz içeriği yüksek gıdalarla beslenmek; yani beyaz ekmek tüketmek, hamur işlerinin (açma, poğaça, kek, börek, kurabiye) fazla tüketimi, fast food tarzı beslenme, yağda kızartmaları fazla tüketmek, diyetteki posa içeriğinin düşük olması yani meyve – sebze – kurubaklagil yemeklerinin tüketiminin azlığı, hazır gıdaların (hazır meyve suları, karbonatlı içecekler vb.) abur cubur diye adlandırdığımız paketli ürünlerin fazla tüketimi, çikolata, kahve, mevsim dışı sebze meyve tüketimi, sosis, salam, sucuk gibi şarküteri ürünlerinin tüketimi, yüksek ateşte ızgara edilmiş et grubu besinlerin sık tüketimi (kırmızı et, tavuk, balık, hindi eti ) küflenmiş besinler (örneğin rokfor peyniri), fazla alkol tüketimi, kansere davetiye çıkaran gıdalardır. Bu gıdaları içeren beslenme alışkanlıklarından hızlı bir şekilde uzaklaşmalı, doğala yönelmeli ve doğru besinleri tercih etmeliyiz.

Kimyon da meme kanserinden koruyor

Meme kanserini engelleyici yiyecekler nelerdir?

Brokoli, karnabahar, kırmızı / beyaz lahana, semizotu, yeşil çay, çekirdekli siyah üzüm (çekirdeklerini de çiğneyerek tüketildiğinde), soya, keten tohumu, zeytinyağı, tam tahıllı gıdalar ve kimyon meme kanserinden korunmada en etkin gıdalardır. Ayrıca antioksidan içeriği yüksek olan kızılcık, kuşburnu, ahududu, böğürtlen, yaban mersini, pırasa, kuru soğan ve küçük köy elmasının içinde bulunan etken maddeler sayesinde kansere karşı koruyucu etkisi olduğu araştırmalarla kanıtlanmıştır. Ahududu, çilek ve böğürtlen mevsiminde bol bol yenebilir, yapraklarından çay yapılabilir. Meme kanserinde nar suyu çok faydalıdır; kabuğunda ve çekirdeğinde de zengin etken maddeler vardır. Ayrıca meyve ve sebzeler mevsiminde tüketilmeli. Meyveler posasıyla yenmeli. E vitamini için selenyum açısından zengin ananas, yoğurt, enginar, brokoli, karnabahar, kırmızı ve beyaz lahana ve semizotu bolca tüketilmeli; bunlar memedeki ödemi alır.

Hangi besinleri tüketmek tehlikelidir?

Yağda kızarmış besinleri (patates kızartması, biber, patlıcan kızartması), sosis, salam, sucuk, beyaz un, beyaz şeker ve esmer şeker ile yapılmış tüm gıdalar, konserveler, hazır market ürünleri, paketli gıdalar, şekerli yiyecek ve içecekler, margarin ve tereyağı, abur cubur, fast food diye adlandırdığımız gıdaların tüketimi, mayonez ve yağlı sosların tüketimi tehlikelidir.

Kızartmadan kaçının!

Kızartmaların meme kanseri üzerinde nasıl bir etkisi vardır?

Değişik pişirme yöntemleri, yiyeceklerde bazı kimyasal bileşikler oluşturmakta, bunlar da vücutta doku harabiyetine neden olmaktadır. 5 dakika kızartma, 35 dakika ızgara ve 48 saat kaynatma dana etinde kanserojen öğelerin açığa çıkmasına neden olur. Özellikle protein içeriği yüksek besinleri kızartma ve tütsüleme yöntemi ile pişirmeden kaçınmalıyız. Yüksek ısıda protein içeriği yüksek gıdalarda kanserojen ajanlar açığa çıkmaktadır. Bu da hem meme kanseri için, hem de diğer kanser türleri için tehlike oluşturmaktadır.

Ekmek tüketirken kepekli, çavdar vs. hangisini tüketmek gerekir?

Her zaman vitamin – mineral içeriği tam ve zengin olan, en az öğütülmüş tam buğday ekmeği, çavdar ve yulaf ekmeği tüketilmeli. Tam buğday ekmeği; B kompleks vitaminleri, Omega-3 ve Omega-6 yağ asitlerinden ayrıca yine kanserden korunmada önemli yeri olan E vitamininden zengindir. Yulaf ekmeği kansere karşı koruyucu olan beta glukandan zengindir. Tam buğday, çavdar ve yulaf ekmeği, antioksaidan vitaminler açısından oldukça zengindir.

Meme kanseri teşhisi konulmuş bir hasta beslenmesinde nelere dikkat etmeli ? Neleri tüketmekten kaçınmalıdır?

Meme kanseri teşhisi konulmuş bir hasta koyu yeşilleri sofrasından eksik etmemeli, karnabahar, lahana, brokoli, beyaz/kırmızı lahana, havuç ve domatese (1 haziran – 15 eylül arası) mutfağında geniş bir yer ayırmalı. Soya-soya ürünleri ve keten tohumu, beyaz şeker, esmer şeker, un, şeker ilaveli yiyecekler, pastane ürünleri (açma, poğaça, börek, kek ) katkı maddeli / hazır gıdalardan uzak durmalı, “taş devri diyeti uygulamalı” yani doğal beslenmeye yönelmelidir.

Teşhisten sonra soyadan uzak durun

Bazı araştırmalar meme kanseri için soyanın önemli olduğunu söylerken bazıları da soyanın tehlikeli olduğu yönünde. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?

Soya ve keten tohumu meme kanserinden korunmada önemli yere sahiptir. Fakat kişiye meme kanseri teşhisi konulduktan sonra soya ve ürünlerinden ve keten tohumundan uzak durulmalı.

Örnek diyet:

Kahvaltı: Tam buğday / çavdar / tahıllı ekmek + az yağlı beyaz peynir, keçi peyniri, çökelek, lor peyniri yanında bol mevsim yeşilliği (kilo problemi yoksa az miktarda zeytinyağı kullanılabilir), 1 tam ceviz içi ve katı yumurta beyazı (tam yumurta haftada 2-3 gün tüketilebilir) yanında şekersiz yeşil çay

Ara öğün: 1 bardak havuç suyu veya domates suyu ve mevsim meyveleri veya ev yoğurdu, ayran

Öğle-Akşam Yemeği: Fırın balık (hamsi – istavrit-çinekop-ithal somon) / hindi eti ve mevsim yeşilliklerinden oluşan içinde havuç rendesi bulunan salata yanında zeytinyağlı sebze yemeği (brokoli, kabak, pırasa) ve tam buğday ekmeği veya kurubaklagil yemeği veya bulgur pilavı.

Not: Mutfakta sadece zeytinyağı kullanılmalı.

Pazar

Böbrek Hastaları Dikkatli Beslenmeli

Beslenme, böbrek hastaları, böbrek hastalığı, Böbrek sorunları, dengeli beslenme, dikkatli beslenme, Diyet, diyet uygulamaları, doğru beslenme, yanlış diyetler..

Böbrek hastalarının beslenmelerine dikkat etmeleri gerektiğini belirten uzmanlar, böbrek hastalığı yaşayanların kulaktan dolma bilgilerle uyguladıkları diyetler sonucu birçok sıkıntıyla karşılaştıklarını belirtiyor.

Denizli Devlet Hastanesi Nefroloji Uzmanı Dr. Funda Sağlam, böbrek hastalarının çok su tüketmesi gerektiği
ile ilgili yaygın bir “yanlış anlayış” olduğunu, aksine, yetmezlik bulunan hastaların susadıkça su içmelerinin yeterli olacağını belirtti.

Böbrek hastalarının beslenmelerine dikkat etmesinin önemine işaret eden Sağlam, böbrek işlevleri yüzde 30′un altına inen hastaların, özellikle potasyum ve fosfor içeren gıdaları sınırlı tüketmeleri gerektiğini bildirdi.

Funda Sağlam, sağlıklı insanların günde tüketmeleri önerilen su miktarının 1.5 ile 2 litre arasında bulunduğunu söyleyerek, şu bilgileri verdi:

“Yaz aylarında terleme ile oluşan kayıplar nedeniyle, 2.5 ile 3 litre, bazen daha fazla su tüketimine gereksinim olabilir. Vücudun sıvı kayıplarında, beyindeki susama merkezi uyarılır ve susama hissi oluşur. Dolayısıyla, beyin işlevleri normal olan gençler, su gereksinimi durumunda susamaktadırlar. Bu nedenle hiçbir hasta ya da sağlıklı bireye, çok su içme konusunda uyarıda bulunmak gerekliliği yoktur.”

Sağlam, “Tuzlu yiyen ve çok su içen diyaliz hastalarında, seanslar sırasında tansiyon düşmesi yaşanır ve kas kasılmalarına rastlanır. Bu durum, geriye kalan böbrek işlevlerinin daha da azalmasına ve uzun vadede hasta ömrünün kısalmasına neden olur” dedi.

Böbrek taşı olan hastalara günde 3 litre su içme konusunda öneride bulunulabileceğine dikkat çeken Sağlam, bu hastaların çok su içmesi konusunda zorlanmaması gerektiğini anlattı.

Aniden Eski Beslenme Alışkanlıklarınıza Dönmeyin

Aşırı yağlar, beslenme alışkanlıkları, beslenme sorunları, dengeli beslenme, doğru beslenme, eski beslenme alışkanlıkları, hazım, hazımsızlık, hazımsızlık sorunları, sağlıklı beslenme, yağlı besinler..

Uzmanlar, Ramazan ayının sona ermesi ile eski yemek alışkanlıklarına yavaş yavaş geçiş yapılması gerektiğini söyledi. İşte uzmanların Ramazan sonrası bünyeyi yormadan sağlıklı beslenme için önerileri…

Konya İl Sağlık Müdürü Dr. Hasan Küçükkendirci, Ramazan ayı boyunca oruç tutanların günlük öğün
sayılarını azaltmaları ve beslenme alışkanlıklarında meydana gelen değişiklikler nedeniyle metabolizma hızının yavaşladığını, iki ana öğün tüketimi sonucunda mide ve bağırsak sisteminin bu düzene alıştığını belirtti.

Ramazan ayının sona ermesi ile kişilerde psikolojik olarak aşırı yeme eğilimi gözlemlendiğini ifade eden Küçükkendirci, “Ramazan ayının sona ermesi ile hızla fazla miktarda yağ oranı, kalori içeriği yüksek gıdalar tüketilmesi sonucunda kişilerde birçok sağlık problemi oluşabilmektedir. Fazla miktarda ve yağlı besinler tüketimi ile kişilerde gaz, hazımsızlık, mide bulantısı gibi mide bağırsak sistemi rahatsızlıkları veya tansiyon yükselmesi gibi birçok sağlık problemi görülebilmektedir. Buna bağlı olarak eski yemek alışkanlıklarına yavaş yavaş geçiş yapmak en doğrusudur.

Dört besin grubunda bulunan çeşitli besinler en az 3 ana ve 2 ara öğünde yeterli miktarlarda alınmalıdır. Süt grubunda yer alan süt, yoğurt, et grubunda yer alan et, tavuk, yumurta, peynir, kuru baklagiller, sebze ve meyve grubu ve tahıl grubuna giren ekmek, bulgur, makarna, pirinç vb. besinlerin her öğünde yeterli miktarlarda tüketilmesi önerilmektedir. Hafif bir kahvaltı ile güne başlanmalı ve gün boyu öğün atlanmamalıdır. Besinler iyi çiğnenmeli, yavaş yavaş, azar azar ve sık yenilmelidir” dedi.

Dr. Küçükkendirci, Ramazan Bayramı boyunca tatlı ve çikolata tüketimine dikkat edilerek çevrenin ısrarcı tutumlarından, aşırı yeme eğiliminden mümkün olduğunca uzak kalınmasının önemine değindi.

Küçükkendirci, “Eğer tatlı tüketmek çok isteniyorsa hamurlu, şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar tercih edilmelidir. Bayram süresince ve bayramdan sonra da sıvı alımı arttırılmalı, günde yaklaşık 1,5-2 litre su içilmeli, sıvı tüketimini artırmak amacıyla öğünlere ayran, komposto gibi sıvı gıdalar eklenmelidir.

Ramazan ayı süresince oruç tutma nedeniyle yaşanan kabızlık gibi bazı sindirim sistemi rahatsızlıklarının önlenmesi açısından mevsiminde bol sebze ve meyve tüketimi önemlidir. Şeker, kalp ve yüksek tansiyon hastaları ile kronik hastaların, sürdürdükleri diyete bayram süresince de özen göstermeleri önemlidir.

Ayrıca, 0-12 yaş grubu bebek ve çocukların büyüme ve gelişime katkısı olmayan, bol kalori kaynağı şeker ve şekerli besinleri ebeveynlerinin kontrolünde tüketmeleri ve bu tür besinlerin tüketiminden sonra diş temizliğine özen göstermeleri gerekmektedir. Özellikle yaşlılar ve tansiyon hastalarının gün boyu kahve ve çay tüketimlerine dikkat etmeleri önemlidir.

Her gün düzenli yapılan fiziksel aktivite, fiziksel ve zihinsel sağlığı olumlu yönde etkilemekte, oruç tutma nedeniyle azalan metabolizma hızının artmasına imkân sağlamaktadır. Bu nedenle yaşam stili aktiviteleri olarak adlandırılan yürüyüş, bahçe işi ile uğraşma, araba yıkama, bisiklete binme, merdiven kullanma gibi aktivitelerle aktif bir yaşama başlamaya karar verilerek düzenli aktivite yaşamın bir parçası haline getirilmelidir” diye konuştu.