Cinsel ilişki etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cinsel ilişki etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pazar

Korunmak HIV'in Bulaşmasını Engelleyemiyor

HIV virüsü taşıyan kişiler, cinsel ilişkiye girerken korunsalar da virüsün bulaşmasını engelleyemiyor. Avustralya’daki New South Wales Üniversitesi’nden David Wilson ve ekibinin yaptığı araştırma, İsviçre Komisyonu’nun, tedavi görenlerin prezervatif kullanmayabileceğine ilişkin raporunun aksine, korunma olmadan riskin 10 yılda 4 kat artabileceğini ortaya koydu.

David Wilson ve ekibinin yaptığı araştırmaya göre tedavi görülse bile virüsün bulaşma riski az da olsa sıfır değil ve virüs tamamen yok olmuyor.


Erkeklerin bulaştırma oranı daha yüksek
Bir yılda ortalama 100 defa korunmadan cinsel ilişkiye giren kadınların erkeklere virüsü bulaştırma olasılığı yüzde 0.22, erkeklerin kadınlara bulaştırma ihtimali yüzde 0.43 ve erkeklerin erkeklere virüsü bulaştırma olasılığı yüzde 4.3 olarak hesaplandı.

İngiliz “The Lancet” dergisinde yayımlanan araştırmada, hastaların ilaçlarla beraber prezervatif de kullanması gerektiğine dikkat çekildi. İsviçre Komisyonu raporunda, en az 6 aydır kanında AIDS virüsü saptanmayan ve HIV pozitif hastasının cinsel yolla bulaşan başka bir hastalığa yakalanmaması durumunda HIV pozitif ve HIV negatif çiftin korunmayabileceğini açıklamıştı.

Aynı dergide yayımlanan başka bir araştırmadaysa, gelişmiş ülkelerde, kombine antiretroviral ilaçlar kullanıldığından beri AİDS virüsü taşıyanların yaşam süresinin 13 yıl arttığı, ölüm oranının yaklaşık yüzde 40 düştüğü belirtildi.

Türk Halkı AIDS’e Yatkın

AIDS, AIDS vakası, ailelerin parçalaması, biseksüel cinsel ilişki, cinsel ilişki, HIV, HIV enfeksiyonu, homo, homoseksüel cinsel ilişki, kondom kullanımı, prezervatif kullanımı, toplumun parçalaması, Türk insanı..

Sağlık Bakanlığı, Türkiye’de ilk AIDS vakasının görüldüğü 1985 tarihinden bu yana vaka sayısının Haziran 2008 itibarıyla 682 AIDS ve 2 bin 493 taşıyıcı olarak 3 bin 175′e ulaştığını açıkladı.

Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada 1 Aralık Dünya AIDS Günü 1988′den bu yana HIV/AIDS hakkında farkındalığın artırılmasıyla ilgili önemli bir süreç olduğunu, AIDS’i durdurmak için küresel, ulusal ve yerel çabaların canlandırılmasına bir fırsat tanıdığını kaydedildi.


Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 1985 yılından bu yana toplam vaka sayısının, Haziran 2008 itibarıyla 682 AIDS ve 2493 taşıyıcı olarak 3 bin 175′e ulaştığına yer verilen açıklamada, “İstatistiklere göre, enfekte olanların yarısından çoğu hastalığı korunmasız cinsel ilişki yoluyla, başlıca heteroseksüel ilişkiden almıştır. Bu yolla eşlerinden HIV enfeksiyonunu kapan kadın sayısı artmaktadır.

Homo / biseksüel cinsel ilişki toplam sayının yüzde 8′ini ve damar içi madde kullanıcıları da toplam sayının yüzde 4′ünü oluşturmaktadır. Henüz etkin bir aşısı olmayan HIV’e karşı alınan koruyucu önlemlerin, Gönüllü Danışmanlık ve Test Merkezleri’nin ve halk eğitimlerinin büyük rolü olduğu bilinmektedir. AIDS mücadelesinde tedavideki yenilikler önem taşımaktadır. Ümit vadeden yeni çok ilaçlı tedavi şemaları ile hastalık belirtilerinin ortaya çıkışı geciktirilerek ve HIV(+)’lerin daha uzun yaşamaları ile HIV/AIDS artık kronik bir hastalık halini almıştır” ifade edildi.

Açıklamada, sağlıklı bir Türkiye için ‘1 Aralık Dünya AIDS Günü’nün en etkili şekilde değerlendirilerek toplumsal bir duyarlılığın oluşturulması, halkın HIV/AIDS’in bulaşma yolları hakkında bilgilendirilmesi, güvenli ve sağlıklı cinsel hayat konusunda bilinçlendirilmesi, kondom/prezervatif kullanımının yaygınlaştırılması, HIV ile enfekte olmuş kişilere ayrımcılık yapılmaması, bu kişilerin hiçbir şekilde suçlanmaması, yargılanmaması ve toplumdan dışlanmaması konularında basın-yayın kuruluşlarına büyük görevler düştüğünün altı çizildi.

Basında vurgulanması gereken mesajlara da yer verilen açıklamaya şöyle devam edildi: “AIDS’in ailelerimizi ve toplumumuzu parçalamasına izin vermemeliyiz. Hastalık taşıyorsak kan bağışında bulunmamalıyız. Tek eşliliği önemsemeliyiz. AIDS’lilere, ailelerine yardımcı olmalıyız. Kondom kullanımını önemsemeliyiz.

Çocuklarımızı ve gençleri hayatın bir gerçeği olan cinsellik konusunda aydınlatmalı ve korunma yollarını anlatmalıyız. HIV/AIDS taşıdığını öğrendiğimiz kişileri suçlamamalı, yargılamamalı ve dışlamamalıyız. HIV/AIDS günlük yaşamdaki sosyal ilişkilerle (yanaktan yanağa öpüşmek ile, aynı tabaktan yemek yemek ile, aynı bardak, kaşık, çatalı kullanmak ile, aynı kıyafetleri kullanmak ya da aynı tuvalet/banyoyu kullanmakla) bulaşmaz.”

Pazartesi

Cinsel ilişki Sonrası Kanama ve Sebepleri

Cinsel ilişki, cinsel ilişki sonrası, cinsel ilişki sonrası kanama, cinsel ilişki sonrası kanamanın sebepleri, jinekolojik muayene, kanser öncüsü lezyonlar, klamidya, klamidya bakterisi, östrojen hormonu, Pap Smear Testi, polip alımı, polipin alınması, rahim ağzı enfeksiyonları, rahim ağzı enfeksiyonlarının tedavisi, rahim ağzı kanseri, rahim ağzı kanseri tarama testi, rahim kanaması, vajinal atrofi, vajinal kanamalar..

Bazı kadınlarda cinsel ilişkiden hemen sonra veya ertesi günü hiç beklenmedik bir şekilde kanama görülebilmektedir. Bu durumun en muhtemel nedeni rahim ağzında klamidya adı verilen bakterinin ve diğer bazı etkenlerin yarattığı rahim ağzı enfeksiyonlarıdır.


Servisit olarak tanımlanan rahim ağzı enfeksiyonlarının tedavi edilmesi gereklidir. Tedavinin ihmali sonucunda rahim ağzı yaraları oluşmakta olup yaranın varlığı jinekolojik muayene ile kolayca tespit edilir.

Adet dönemine denk düşen günlerde ilişki sonrası fark edilen kanamanın sebebi aslında henüz başlamakta olan ve daha vajina dışına kanın akmamasından dolayı anlaşılamayan normal adet dönemi de olabilir. Bu nedenle bu dönemde ara kanamanın hemen ardından âdetin başlayıp başlamadığı takip edilmelidir.

Rahim ağzında kanser öncüsü lezyonlar veya rahim ağzı kanseri ilişki sonrası kanama şeklinde belirti verebilirler. Bu nedenle ilişki sonrası kanama da ciddiye alınması gereken bir belirtidir.

İlişki sonrası kanama şikâyeti ile başvuran hastalarda göz ile yapılan jinekolojik muayenede rahim ağzı temiz görülse bile pap smear olarak adlandırılan rahim ağzı kanseri tarama testi mutlaka yapılmalıdır.

Menopoz döneminde östrojen hormonunun azalması vajina duvarında incelmeye ve kuruluğa neden olmaktadır. Vajinal atrofi olarak tanımlanan bu durum ilişki sonrasında görülen kanamaya yol açabilir. Atrofiye bağlı kanamalarda lokal östrojen tedavisi yeterli olmaktadır.

Servikal polip olarak tanımlanan rahim ağzı poliplerinin varlığında da ilişki sonrası kanama görülür. Polipler iyi huylu olup et beni olarak bilinirler. Basit bir müdahale ile polipin alınması problemi çözer.