Aile Sağlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aile Sağlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Perşembe

Bebekler 0-2 Yaş Arasında Konuşmayı Öğreniyor

Bebekler, zihinsel ve fiziksel gelişimleri için büyük önem taşıyan 0-2 yaş arasında konuşmayı öğreniyor. İlk aylarda genelde mırıldanarak bazı sesler çıkaran ve gülümseyen bebekler, zamanla kısa heceler ve kelimeler söylemeye başlıyor.

Uzmanlar, bu dönemin başlangıcından itibaren, ebeveynlerin bebekleriyle onların anlayıp anlamadıklarına bakmadan sürekli konuşmaları gerektiğini belirtiyor. Bu davranışın, hem ebeveyn hem de bebek için birçok faydası bulunduğuna işaret eden uzmanlar, iki taraf arasındaki bağın bu yolla güçlü bir hale geleceğini vurguluyor.


İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Vural, bebeklerin doğumundan sonraki iki yılın konuşma eğitimi için önemli bir dönem olduğunu ifade ediyor. Bebeklerin, ikinci aya doğru ebeveynlerini göz ile takip ettiğini dile getiren Vural, “İlk altı ayda bebekler annesini izler, sesini ayırt eder ve gülümsemeye başlar. Bu dönemde bebeğinizle bol bol konuşun. Mırıldanma ve gülümsemelerine de aynı şekilde karşılık verin.” tavsiyesinde bulunuyor. Vural, 6-12 ay arasındaki bebeklerin de birtakım heceler söyleyerek konuşmaya başladığını kaydederek şunları söylüyor: “Bir yaşına yaklaşıncaya kadar tek ve kısa kelimeleri söyleyebilir. Siz de ona tam kelimelerle karşılık verin. Bir yaşında bebeğiniz konuşmazsa meraklanmayın. Her çocuğun gelişim hızı farklıdır. Bu, normal bir durumdur. Zamanla konuşmayı öğrenecektir.” Anne-babalara bu konuda büyük görevler düştüğünü ifade eden Vural, bebeklerin ilk iki yılında doğru yönlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Konuşma, sosyal gelişimlerini sağlar
Acıbadem Hastanesi Çocuk ve Genç Psikiyatri Uzmanı Dr. Zerrin Topçu ise, ebeveynlerin bebeklerle konuşmasının her iki taraf için de son derece faydalı olduğunu belirtiyor. Topçu, “Bebeklerle konuşmak onların sosyal gelişimlerine katkı sağlar. Ayrıca dil gelişimini de olumlu etkiler. Ebeveynler için de faydaları vardır. Bebekleri ile ne kadar çok konuşurlarsa o kadar iyi bağ kurabilirler. Böylece bebekler ebeveynlerine daha çok ilgi gösterir.” ifadelerini kullanıyor.

Bebeklerin yanında ‘anlamaz’ diye kötü söz söylemeyin
Çocuk psikolojisi uzmanı Zerrin Topçu, bebeklerin birkaç aylık dahi olsa ebeveynlerindeki gerginliği fark edebildiklerine işaret ediyor. Bu nedenle çocukların yanında kötü kelimeler kullanılmaması gerektiğini kaydeden Topçu, “Bebekler konuşulanları bir yaşından sonra anlamaya başlarlar. Fakat o zamana kadar karşısındaki kişilerin gerginliğini, endişelerini ve kaygılarını hissederler. Bu algılama bir sözle ya da bir dokunmayla olabilir. O yüzden çok küçük olsalar dahi onların yanında uygunsuz sözler konuşulmamalı.” uyarısında bulunuyor.

Televizyonun Çocuk Gelişimine Hiç Katkısı Yok

Amerikalı Wake Forest Üniversitesi’nden Marina Krcmar başkanlığındaki psikologlar, 3 yaş altı çocukların televizyondaki programlarla konuşmayı öğrenmediğini belirledi. Media Psychology dergisinde yayımlanan araştırma çerçevesinde 15 ila 24 aylık 48 çocuk iki gruba ayrıldı.

Birinci gruptaki çocuklarla bir yetişkin doğrudan konuştu. İkinci gruba ise bir yetişkinin konuştuğu görüntüler ve Teletubbies izletildi. Araştırma sonucunda, birinci gruptaki çocukların yeni kelimeler öğrendiği ve isimlerini
öğrendikleri nesneleri gösterebildikleri belirlendi. Diğer grupta ise bu konuda hiçbir ilerleme kaydedilmedi.

Salı

Eve Geç Gelen Babanın Çocuğu Kaygılı Oluyor

Aile babası, Aile Sağlığı, çocuk sağlığı, çocuk yetiştirmek, kaygı, özgüven eksikliği, psikolojik doyum, stres..

Sıklıkla işten eve geç gelen babalarla çocukları arasındaki duygu paylaşımı ihtiyacı yeterince karşılanamadığı için çocuklarda stres ve kaygı artıyor. Bu da özgüven eksikliğine sebep oluyor.

Gün geçtikçe zorlaşan hayat şartları ve ihtiyaçların değişmesi sebebiyle günümüzde çalışan annelerin sayısı giderek artmaktaysa da halen evin maddi ihtiyaçları babalar tarafından karşılanmaktadır. Ev geçindirmekte
zorlanan erkekler ise genellikle yaptıkları ek işlerle geçimlerini temin etmeye çalışıyorlar ya da kendi işinde çalışanlar işlerinin hacmini genişletiyor. Bu da beraberinde uzun saatler boyunca çalışmayı getiriyor.

Sabah erkenden işe gidip gece geç saatlerde evine gelen bir eş, ailenin maddi ihtiyaçlarını karşılamak için çırpınırken çoğu zaman onların manevi ihtiyaçlarına yetişememenin sıkıntısını yaşıyor. Birlikte sofraya oturamamak, çocuklarla ve eşle sohbet edememek gün boyu yaşananları paylaşamamak aile üyelerinin psikolojik doyuma ulaşmalarını engelliyor. Evdeki gergin hava ile birlikte artan kaygı, çocuktaki özgüven kazanımını olumsuz şekilde etkiliyor.

Çocuğun babaya olan ihtiyacı anne karnından itibaren başlar. Annenin hamilelik döneminde eşinden destek görmesi çok önemlidir. Annenin rahatlığı çocuğa da yansır ve anne karnında bile babanın sesini duyması çocuğa güven verir. Çocuklar cinslerle ilgili davranış ve rolleri anne kadar babanın da varlığıyla edinir. Kız ve erkek çocuklar için babalarıyla birlikte olmak aynı düzeyde önemlidir.

Babanın eve geldiğinde çocuğa gününün nasıl geçtiğini sorması, onun anlattıklarını dikkatle dinlemesi, gün içinde yaptığı resimleri vs. ilgiyle incelemesi ve beğenisini göstermesi önemlidir. Yine sağlıklı bir şekilde gelişmesi için yaşına göre sevip okşaması kendi başından geçen ilginç şeylerden kısaca da olsa bahsetmesi çocuğun yaşına göre haftada en az birkaç gün bir süre oyun oynaması yeterli duygu paylaşımının yapılmadığı uzun süreli beraberliklerden çok daha değerlidir.

Zaman zaman hafta sonları birlikte geziye gitmek, faydalı eserleri birlikte okuyup, izlemek, dinlemek, kültürel faaliyetlere katılmak futbol, basketbol vs. oynarken çocukları izlemek veya onlara bazı günler katılmak fazla zaman almayacağı gibi onları sanıldığından çok daha fazla mutlu edecek hem de babanın kendi yorgunluğunu atmasını sağlayacaktır. Bunun için babanın çocukları ile beraber olmaya önem vermesi ve bundan hoşlanması önemlidir.