bağışıklık sistemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bağışıklık sistemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Salı

Sağlıklı Yaşamak İsteyen Erkeklere 25 Tavsiye

Bağışıklık sistemi, bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek, diş sağlığı, erkekler, erkeklere tavsiyeler, gülmek, iktidarsızlığı önlemek, iktidarsızlığın çaresi, iktidarsızlık, kalp cerrahisi, Kalp Sağlığı, Mehmet Öz, sağlıklı yaşam, sağlıklı yaşamak, sosyal ilişkileri güçlendirmek, spor yapmak, stresi azaltmak, tansiyonu azaltmak, yoga, yoga kursu, yoga yapmak, yoganın yararları..

Sağlıklı beslenme reçeteleriyle Amerika’da adından sıkça söz ettiren ünlü Türk kalp cerrahı Mehmet Öz, sağlıklı yaşam için 25 maddelik olmazsa olmazlar listesi hazırladı. İşte ünlü cerrah Öz’ün listesinde bulunan birbirinden değerli 25 öneri..

1. Gülün
Gülmek yalnızca stresi, tansiyonu azaltıp, sosyal ilişkileri güçlendirmekle kalmaz, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.

2. Kahvaltıyı atlamayın
Kahvaltıda lifli besinler tüketmek öğleden sonra geç acıkmanızı sağlar.

3. Uyuyun
7 saatlik bir uyku uzun yaşam için önemlidir. Sağlıklı bir uyku stresi azaltır, hafızayı kuvvetlendirir.

4. Sifonu çekmeden önce bakın
Tuvalette işinizi bitirdikten sonra hemen sifonu çekmeyin. Çıkarttıklarınıza bakın. S şeklindeyse sorun yok fakat parça parça çıkmışsa bir sorun olabilir.

5. Sırtınızı şımartmayın
Sırt ağrınız varsa dinlenmeyin. Yatmak ya da uzanmak sırtınızdaki ağrıyı azaltmaz. O yüzden ağrı kesici alıp dik durmaya özen gösterin.

6. Renkli beslenin
Renkli sebze ve meyveler yalnızca güzel görünmez, aynı zamanda vücuda güç veren flavanoid ve karotenoid barındırır. Her gün yemeye özen gösterin.

7. Diş sağlığı
Yalnızca ağız sağlığı için değil, ağızda oluşan bakteriler kalp rahatsızlığı yarattığı için dişleri yalnızca düzenli olarak fırçalamak yetmez, diş ipi kullanmak da gereklidir.

8. Derin nefes alın
İstediğiniz yer ve zamanda karnınızı şişirip derin nefes alın. Oksijen mutlu olmanızı sağlar.

9. Yoga kursuna gidin
Güzel kadınlarla beraber aynı odada olmanın haricinde yoga, tansiyonu engeller, kalp hızını yavaşlatır ve esnekliği arttırır.

10. Yalnız kalmayın
Arkadaş çevresi oluşturun ve konuşup, dertlerinizi paylaşın.

11. Modaya uymayın
Her gün yeni bir diyet modası ortaya çıkıyor. Önemli olan günlük kalori alımını 100 kalori azaltmak. Bu rakam yılda 4 kilograma denk

12. Akıllı hasta olun
Doktora gitmeden önce bütün rahatsızlıklarınızı, ailenizin hastalıklarını öğrenin ailenizin fertleriyle görüşün. Bunları bir kenara yazın ve doktora söyleyin çünkü ekstra bilgi tedavi sürecini değiştirebilir.

13. Bira göbeğinden kurtulun
Göbek, kalp krizi ve şeker hastalığına davetiye verir.

14. Yeşil çay
Kanseri ve kalp rahatsızlığını engelleyen polyphenollar içeren yeşil çay sürüldüğü takdirde kepeğe de iyi geliyor.

15. Terleyin
Terlemek tansiyonu azaltırken iyi hissetmenizi sağlar.

16. Parayı bankaya koyun
Parayı takip etmek stres yarattığı için bir miktar parayı bankaya koyup güvende hissedin.

17. Olabildiğince çok seks yapın
50 yaşındaki bir erkeğin yılda 700 kez seks yapması genç görünmesini ve stres atmasını sağlar.

18. Rakamlarınızı bilin
Tansiyonunuzun, kolesterolünüzün ve kan şekerinizin sınırlarını bilin.

19. Ağırlık kaldırın
Haftada iki kere yarım saat ağırlık kaldırmak tonlarca kalori yakmanızı sağlar.

20. Fındık
Sağlıklı protein ve yağları barındıran fındık Omega-3 yağlarına sahiptir. Yemekten yarım saat kadar önce yarım avuç yemek iştahınız için olumludur.

21. Testislerinizi kontrol edin
Testis kanserini önceden teşhis için ayda bir kontrol edin. Her bir testis yumuşak, düzgün olmalı ve biri diğerinden daha aşağıda durmalı.

22. Dans edin
Dans etmek yalnızca fiziğinizi çalıştırmaz, karmaşık hareketleri barındıran bir dans türü beyninizi de çalıştırır.

23. İktidarsızlık için spor
Günde en az 200 kalori yakan erkeklerde iktidarsızlık daha az görülür. İktidarsızlık kalp kriziyle aynı nedenle ortaya çıkar, tıkanmış damar.

24. Yemek yapmayı öğrenin
Yemek yaparak yalnızca tasarruf etmezsiniz, ne yediğinize de dikkat etmiş olursunuz.

25. D vitamini hapı alın
Modern hayatta güneşe çıkamadığımız için D vitamini eksikliği çekiliyor. Üretilen haplar sayesinde alınan D vitamini, kalp, şeker hastalığı ve kanserle mücadele eder.

Romatizmal Hastalıklar ve Tedavi Yolları

Ağrılı hastalıklar, ankilozan spondilit, ateşli romatizma, bağışıklık sistemi, bağışıklık sistemi bozukluğu hastalıkları, eklem ağrısı, eklem romatizması, gut, iltihaplı romatizma, kas ağrısı, romatizma çeşitleri, romatizma nasıl tedavi edilir, romatizma tedavisi, romatizmal hastalıklar, romatoid artrit..

Romatizmal hastalıklar, genel olarak yaş ilerledikçe sıklığı artan ve kadınlarda daha sık görülen bir hastalık olsa da her yaştaki insanda görünme riski bulunuyor.


Prof. Dr. Hidayet Sarı, her türlü eklem kas ağrısıyla giren ağrılı hastalıklara romatizma denildiğini ve romatizmanın bir çeşit hastalık olmadığını söylüyor.

Romatizmal hastalıklar genel olarak kadınlarda daha sık görülüyor ve yaş ilerledikçe sıklığı artıyor. Bununla birlikte erkeklerde daha sık görülen (gut, ankilozan spondilit) ya da ön planda gençlerde görülen bağışıklık sistemi bozukluğu hastalıkları da var.

Romatizmal hastalıklar çocukluk çağında da görülebiliyor. Romatizmal hastalıkların önemli bir bölümünün kesin nedeni bilinmiyor. Çoğunlukla bulaşıcımikrobik değil. Ancak, kalıtsal özellikler (genetik yatkınlık) bazılarında önem taşıyor.

Romatizmayla ilgili bilmek istediklerinizi, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hidayet Sarı cevaplandırdı.

Romatizma nedir? Kimlerde görülür? Romatizmanın nedenleri nelerdir? Kaç çeşit romatizma vardır? Nasıl tedavi edilir? Korunmak için neler yapmalıyız? İşte Prof. Dr. Hidayet Sarı’nın anlattıkları:

“Bütün eklem kas ağrılarına halk dilinde romatizma deniyor. Romatizma iltihaplı romatizma olarak anlaşılıyor. Esas romatizma ismiyle meşhur bir hastalık var. Akut eklem romatizması, yani ateşli romatizma.

Romatizma sadece bundan ibaret değil tabii. Mesela romatoid artrit dediğimiz bir romatizma var, o da ileri yaşlarda görülen iltihaplı romatizmadır. Bu en çok bilinen romatizmadır. Ama bunlar şu anda yaşanan ağrılı durumlar içinde 1/10′nu, 1/100′nü oluşturmaz, yani az görülür. Her türlü kas ağrıları, bel ağrıları, boyun ağrıları, bel fıtıkları, boyun fıtıkları, kireçlenmeler hepsi bunların romatizma gurubuna giriyor.

Romatizma görülme sıklığı nedir?

İltihaplı romatizmanın toplumda görülme sıklığı yüzde 3-4 civarındadır. Bel romatizması binde 1-3 civarındadır. Bel ağrısı görülme sıklığı yüzde 25-30 civarındadır. İnsanların ömrü boyunca bel ağrısına yakalanma oranı yüzde 80′dir.

Bir araştırma yapıldığında, toplumun ağrılarla geçen zamanı yüzde 30, yüzde 40 çıkıyor. En sağlıklı bireylerde bile mutlaka ağrılı bir dönem oluyor.

En sık görülen romatizma türü hangisidir?

En sık görüler yumuşak doku romatizmaları ve eklem kireçlenmeleridir. Bel ağrıları da bu gurubun içinde yer alır. Romatizmayı gruplandırırsak 50, tek tek sayıldığında 200 çeşidi sayılabilir.

Çarşamba

Kanser Nedir, Nasıl Oluşur, Tedavisi, Teşhisi, Çeşitleri

Aflatoksin, bağışıklık sistemi, başka dokulara sızma, başka dokulara yayılma, ben kanserleri, benign, immün sistem, iyi huylu tümörler, Kanser, kanser nasıl oluşur, kanser nedir, kanser oluşumu, kanser tedavisi, kanser tipleri, karsinojen maddeler, karsinojenler, kötü huylu tümörler, küf mantarı sentezi, malignant tümörler, melanoma, metastaz, morötesi, ultraviyole, UV, X ışınları..

Organizmada meydana gelen ve hücreleri kontrolsüz büyüyen kötü huylu tümörlere verilen isim olan kanser, genellikle kontrolden çıkan hücrelerin sürekli çoğalmalarıdır.


Kanserler, malignant (kötü huylu) tümörlerdir; yani benign (iyi huylu) tümörlerin aksine başka dokulara sızma ve yayılma (metastaz) özelliği gösterir.

Kanserli hücreler neden sürekli bölünürler?

Kültürde, normal hücreler komşu hücrelere yapışarak ilişkilerini devam ettirirler. Bu yapışma (adhezyon) noktalarında hücrelerde elektronca yoğun bir plak oluşur. Bununla birlikte, hücrelerin ameboid uzantılarında yavaşlama ve durma görülür. Bu olaya kontak inhibisyon denir. Bu şekilde, hücre bölünmesi kontrol edilir.

Deneysel olarak, normal hücreler bir kültür ortamında kendilerine sağlanan ortam şartları ne kadar iyi olursa olsun kontak inhibisyon nedeniyle tek tabaka oluşturduktan sonra daha fazla çoğalmazlar. Çünkü, bölünme sınırlı sayıda olur. Fakat kanser hücreleri sürekli çoğalarak birkaç tabakalı düzensiz kitleler oluştururlar. Bu da kanser hücrelerinde kontak inhibisyon kaybı olduğunu göstermektedir.

Kanser nasıl oluşur?

Kanserlerin yaklaşık %80-90’ı çevresel ve/veya davranış faktörleri tarafından meydana gelir ve önlenebilme potansiyeli vardır. Kalıtım yoluyla kanser meydana gelme olasılığı çevresel faktörlere oranla çok daha azdır.

X ışınları, uv (ultraviyole-morötesi) ışınları gibi fiziksel ve bazı ilaçlar, polisiklik aromatik hidrokarbonlar gibi kimyasal faktörlerin yanında virüsler de biyolojik olarak normal karaktere sahip bir hücre kültürünü transforme ederek kanser oluşturabilirler.

Kimyasal karsinojenler, tümörü ya uygulandığı yerde (örn: cilt) veya absorbe edildiği yerde (örn: bağırsak) ya da metabolizmanın durumuna göre karaciğer, böbrek gibi organlarda, bazen de direkt olarak alakası olmayan bir yerde meydana getirirler. Fakat karsinojene maruz kalma kanser oluşturmak için tek başına bir sebep değildir. Karsinojenler ancak uygun yer ve zamanda kanser oluşturabilirler.

Sayabileceğimiz bazı kimyasal karsinojenler şunlardır:

- Hidrokarbonlar: baca temizleyicileri, boya endüstrisinde kullanılan maddeler

- Aflatoksin ( küf mantarı tarafından sentezlenir)

- Nikel, krom

- Sigara (nikotin, tar)

- Yiyecek katkıları

- Birçok ilaçlar

- Parfümlerde kullanılan bazı kimyasallar

Fiziksel faktörlerin, kanserojen kimyasal maddelerin veya onkojenik (kansere neden olan) virüslerin konak hücre genomu ile etkileşimleri sonucu hücreler değişmekte ve farklı antijenite kazanmaktadır.

Bir normal hücrenin kontrolden çıkarak hızla bölünmesiyle oluşan kanserli hücrede birçok anormal doku antijeni belirmektedir. Tümör hücrelerinde yeni yeni antijenler oluşmakta ve normal antijenlerin kaybına veya değişikliğine neden olabilmektedir.

Erken fötal dönemde, normalde bulunan protoonkogenlerin (kansere sebep olabilme potansiyeli olan gen) farklılaşmasıyla anormal genler oluşmakta ve bunlara selüler onkogenler adı verilmektedir.

İmmün sistem (bağışıklık sistemi) ve kanser oluşumu arasındaki ilişki

Bağışıklık sistemi yabancı doku antijenlerini kolayca tanıyabilir ancak, tümör dokusunu organizmadan kolayca atamaz. İnsanda bir saniyede bir milyara yakın hücre çoğalması olmakta ve somatik olarak bunların birkaçı, günde yüzlercesi mutasyonla farklı hücreler oluşturmaktadır. Bu farklı hücrelerin temizlenmesinde hücresel immün cevap mekanizması rol oynamaktadır. Buna, immün sistemin kansere karşı “immün denetimi” denmektedir.

İmmün sistem, tümör oluşumunu denetlemekte, aynı zamanda tümör hücresi ve antijenlerine karşı immün cevap çıkarmaktadır. Hücresel immün cevap baskılandığı zaman kanser oluşumu artmaktadır.

Yenidoğan ve yaşlılık dönemlerinde immün cevap mekanizması zayıflamaktadır. Yaşlılarda prostat kanseri, çocuklarda nöroblastoma sık görülmektedir. İmmün sistemi baskılayıcı ilaç kullananlarda tümör oluşumu riski artmaktadır. İmmün sistem bozukluğu olan hastalarda da bazı kanser tipleri gelişebilmektedir.

Kanser neden öldürür?

Kanser hastalarının çoğu, kalp hastalığı veya başka enfeksiyonlar gibi kanserle ilgisi olmayan nedenlerden dolayı ölür. Tümörün bulunduğu bölge ve tümörün yayıldığı bölgenin büyüklüğü ölümü direkt veya indirekt olarak etkileyen nedenlerdir. Ölümün temel nedeni, beyin, akciğer, karaciğer gibi hayati önemi büyük olan organlarda tümör oluşması veya tümörün bu organlara yayılmasıdır.

Kanser teşhis eden köpekler

Son olarak, kanseri teşhis edebilmek için günümüzde kullanılagelen metotlara alternatif olabilecek yeni bir araştırmadan bahsetmek ilginç olacaktır sanırım.

Schnauzer türü köpek, derideki ben kanserlerini (melanoma) tanı yapılmadan önce, koklayarak teşhis edebilmektedir.

Bazı hastalarda melanoma kolay gözükmeyecek bir yerde olabilir. Melanomaların %20’si bu nedenle teşhis edilememektedir. Florida’lı eski polis köpekleri terbiyecisi Duane Pickel, bir kanser uzmanının da yardımıyla, bu köpeği hemen hemen hiç yanılmadan melanoma tanır hale getirmiştir. Tıp kitaplarına “Köpekle Tanı” diye bir bölüm eklenecek mi dersiniz?