Yasam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yasam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Cuma

Alkol Nedir Vücuda Etkileri Alkolün Zararları

Alkol Nedir?
Alkolün çeşitli türleri vardır. Parfüm, ispirto, boya ve diğer birçok maddenin içeriğinde alkol bulunur. Ayrıca, sanayide birçok üretim aşamasında da alkol kullanılır.

İçkilerde kullanılan etil alkoldür (etanol). Bu alkolün saf hali renksizdir ve acı ve yakıcı bir tadı vardır. Etil alkol, arpa ve üzüm gibi tahıl ve meyvaların doğal yapısında bulunan şekerlerin fermantasyonundan elde edilir.

Geçmişte alkolün "yaşam iksiri "olduğuna ve yaşamı uzattığına inanılırdı. Ancak zaman geçtikçe bu inanışın doğru olmadığı kanıtlandı.

Alkol merkezi sinir sistemini baskılayarak sakinleştirir ve bilinç durumunu da değiştirir. Çok fazla içildiğinde alkol öldücü bir zehir olabilir. Alkol, bir gram yağın içerdiği kaloriden biraz daha az kalori içerdiğinden teknik olarak bir besin maddesidir.

Ne yazıkki milyonlarca insan aşırı miktarlarda alkol tüketmektedir.lnsanların büyük çoğunluğu genç yaştan başlayarak alkol kullanmaktadır. Bu insanların bir bölümünün alkolizm tedavisi görüyor olması da olayın acı tarafıdır.

Alkolizm önemli bir sosyal.ekonomik ve halk sağlığı sorunudur. Alkol nedeniyle oluşan üretim kaybı ve sağlık harcamaları milyarlarca lira tutmaktadır. Kazalara bağlı ölümlerin,intiharların ve cinayetlerin yarısından fazlası ve trafik kazalarına bağlı ölümlerin yarısından biraz daha azı alkolle ilişkilidir. Alkole bağlı iş kazaları, yaralanma ve hastalıklar nedeniyle oluşan iş günü kayıpları, mali kayıpların doğrudan görünmeyen bölümüdür.

Alkolün Vücuda Etkileri..
Merkezi sinir sistemini baskılayan etil alkol sizi gevşetir ve beyindeki kontrol merkezlerini de baskıladığı için kendinizi kontrol etme yeteneğiniz azalır. Ne kadar çok içerseniz o kadar sakinleşirsiniz. Fazla alkol alırsanız konuşmanız ve kaslarınız arasındaki bütünlük bozulabilir. Aşırı miktarda alınan alkol uykuya ve bazı durumlarda beyindeki yaşamsal merkezleri ileri derecede baskılayarak, yaşamı tehdit eden bir komaya neden olabilir.

Alkolün büyük bölümü ince barsaktan emilse de ağız,yemek borusu ve midede de az miktarda emilebilir. ince barsaktan emilen alkol miktarı çeşitli faktörlere bağlıdır. Eğer mideniz boşsa alkolün büyük bir bölümü hızla emilerek kana geçer. Mide ve ince barsakta, özellikle büyük parçalı ve yağlı besinlerin bulunması midenen boşalmasını ve böylece alkolün emilmesjini yavaşlatır.

Alkol kana geçtiğinde hızla bütün vücuda dağılarak, hücre içi de dahil su bulunan her yere taşınır. Alkolün zehirleyici etkisinden bu dağılım sorumludur. Alkol, hamile kadınlarda bebeğe ve emziren kadınlarda anne sütüne geçer.

Alkol hemen hemen tümüyle vücudumuzda yakıt olarak kullanılsa da az miktarda idrar ve solunum yoluyla da atılır. Dışarı verdiğimiz nefesteki alkolü ölçerek vücudunuzdaki miktarını belirleyen testler vardır. Nefesteki alkol düzeyi ile kandaki alkol yoğunluğu arasında bir para lellik vardır.

Nefesinizin alkol kokması hem çok az kokusu olan alkolden hem de içkinin diğer bölümlerinin vücutta parçalanmasından (metabolizma) kaynaklanır, içki birbirlerinden farklı nefes kokularına neden olur. örneğin biranın nefeste oluşturduğu koku viskininkinden farklıdır. Cin ve votkanın kokusunu almak daha zordur.

Alkol bir anestezik (narkozda kullanılan maddeler) gibi beyin fonksiyonunu gittikçe artarak baskılar. Alkol içerken ilk önce düşünme, duygıu ve muhakeme alanları etkilenir, içmeye devam ettikçe beyindeki hareket kontrol alanları d.a etkilenerek konuşma ve denge bozuklug;u oluşur ve tepkiler yavaşlar.

Alkol periferik kan damarlarını (deriye en yakın olanlar) genişleterek başlangıçta bir sıcaklık, duygusu yaratır. Nabzınız hızlanır ve artmış sıvı alımı ve alkolün böbrekler üzerindeki idrar îöktürücü etkisiyle daha fazla idrar yapılır. Alkol midede asit salgılanmasını da arttırır.

Vücudunuz alkolü diğer besinleri kullandığı gibi kullanır. Enerji sağlamak için alkol karaciğerde: yakılır. Bir gram alkol yakıldığında 7 kalori olluşur. Alkol yüzdesi 2 olan 120 mi şarap, 360 ITII bira veya alkol derecesi (proof) 100 olan 30 mi içki sadece alkol içerikleriyle yaklaşık 8O kalori verir. Bira ve tatlı şarabın şeker ve karbonhitrat içerikleri ek kalori verir.

Vitamin, mineral veya protein gibi önemli besin maddelerini içermediği için alkolün besin değe ri çok azdır. Kronik (uzun süreli) alkoliklerin bı eşlenmesi çoğu kez yetersizdir. En sık tiamin (B1 vitamini), riboflavin (B2 vitamini), niasin, Folik asit, pridoksin (B6 vitamini), magnezyum,, potasyum ve çinko yetersizliği görülür.

Doktorlar bir zamanlar uzun süreli alkol kullananlarda sık görülen karaciğer hasarının (karaciğer yağlanması ve siroz) nedeninin alkolün beslenme üzerindeki etkisi olduğunu düşünüyorlardı. (Karaciğer büyümesi ve siroz bölümlerine bakınız). Ancak bugün alkolün zehirleyici etkisinin doğrudan karaciğeri harap edebileceği bilinmektedir.

Alkolün Zararları.
Aşırı alkol kullanımı önemli bir sosyal ve tıbbi sorundur. Bir çok toplumda orta düzeyde alkol kullanımı kabul edilebilir. Ancak aşırı alkol kullanımı karaciğer,pankreas,beyin ve dolaşım sistemine büyük hasarlar verir.

Beyin ve Sinir Sistemi..
Aşırı alkol kullanımının beyin ve sinir sistemi üzerine önemli etkileri vardır. Alkol geçici bir bellek kaybına da neden olabilir. Gerek yeni içmeye başlayanlarda gerekse aşırı kullananlarda içtikleri dönemin tümünü ya da bir bölümünü unutmak sık görülen bir durumdur. Aşırı alkol kullananlarda,içki bırakıldıktan sonra birkaç hafta süren geçici bellek kayıpları da görülebilir. Ancak alkolden uzak durulduğunda bellek sorunları ortadan kalkabilir.

Aşırı alkol kullanımı uyku bozukluklarına ve bütün gece uyuduktan sonra bile sabah bit-km kalkmaya neden olabilir. Beynimizin etkinliğiyle hafif veya orta uyku derinliği dönemlerinden,rüya gördüğümüz uyku dönemine geçeriz. Bu döneme hızlı göz hareketleri (REM) dönemi denir ki fiziksel ve ruhsal sağlığımız bu döneme bağlıdır. Ne yazık ki alkolün anestezik (narkoz benzeri) etkisi beynin yeterince REM uyku dönemi oluşturma yeteneğini etkiler ve bu durum aşırı alkol kullananlarda görülen sabah yorgunluğunun sebebidir.

Bazı kronik alkoliklerde Wernicke-Korsakoff Sendromu denen bir nörolojik bozukluk bulunabilir. Bu bozukluk özellikle kötü beslenen (özellikle yetersiz tiamin[B1 vitamini] )alkoliklerde görülür.

Hastalığın ilk belirtisi göz kaslarında ani güçsüzlük ve felce bağlı çift görmedir. Zamanla hasta yardımsız ayakta duramaz veya yürüyemez. Wernicke-Korsakoff Sendromu nda hasta özellikle yakın geçmişe ait olayları unutur,ayrıca çok ileri derecede bellek kayıpları da ortaya çıkabilir; dönem dönem kim olduğunu bile unutur. Ayrıca bu kişilerde kendi kendine konuşma, bulunduğu yerin ve zamanın farkında olmama ve halüsinasyonlar (gerçek olduğu düşünülen hayaller) görülebilir.

Wernicke-Korsakoff Sendromunun tedavisi bellidir:alkolden uzak durmak ve vitamin yetersizliği belirtilerini geriletmek için tiamin (B1 vitamini) kullanmak. Ancak bu bozukluğun yol açtığı şikayetler genellikle tam olarak ortadan kalkmaz.

Sindirim Sistemi..
Alkol midenizin iç yüzeyini örten tabakayı tahriş ederek gastrite, kusmaya yol açarak midenin üst bölümü ve yemek borusunun alt bölümünde küçük yırtıklara neden olabilir; Mallory-Weiss Yırtıkları denen bu küçük yırtıklardan kanama olabilir. Uzun süre alkol kullanımı özellikle B vitaminlerinin (özellikle folik asit ve tiamin) ve diğer besinlerin emilimini engelleyebilir. Alkol kullanımını kestiğinizde bu sorunların çoğu ortadan kalkacaktır. Bununla birlikte, yağlanmış veya büyümüş karaciğer, alkol hepatiti veya yemek borusu varisleri gibi sorunlar acil tıbbi müdahale gerektirir.

Dolaşıma katılan alkol karaciğere gelir ve orada enzimler tarafından parçalanır. Sağlıklı bir karaciğer alkolü saatte 50 kalori oluşturacak bir hızla parçalar. Bu 30ml. viskiye eşittir. Eğer karaciğere gelen alkol bu miktardan fazla olursa, parçalanana kadar kanda kalacaktır.

Alkol kullanımından sonraki gün ortaya çıkan baş ağrısı ve ağız kuruluğunun nedeni pek belli değildir. Olası bir neden, alkolün idrar söktürücü etkisi nedeniyle oluşan su kaybıdır. Bu, dehidratasyona (vücuttaki sıvının azalması) neden olabilir. Bu şikayetlerin ortadan kalkması için dinlenmek, bol miktarda sıvı ve bir ağrı kesici almak gerekir (mide sorunu olanlar ağrı kesici kullanırken dikkatli olmalıdır).

Alkoliklerde akut veya kronik pankreas iltihabı da görülebilir.

Dolaşım Sistemi..
Alkol geçici olarak kan basıncını düşürebilir. Ancak sürekli kullanıldığında kan basıncını yükseltebilir.

Sürekli ve aşırı alkol kullananlarda kardiyomiyopati denilen, kalp kasını harabeden ve aritmiden (kalp atışları ritminde düzensizlik) kalp yetmezliğine kadar çeşitli önemli sorunlara yol açan bir hastalık da sık olarak görülür. Az miktarda alkol kullanımı da kalp hastalığı olasılığını artırır.

Cinsel İşlevler..
Alkol alışkanlığı erkeklerde empotansa (sertleşme kaybı) neden olabilir. Kadınlarda ise adet düzeni bozulabilir. Ayrıca anne karnındaki bebeğin sağlığını ve gelişimini bozacağı için, hamile kadınların kesinlikle alkol almamaları gerekir.

Kanser..
Alkoliklerde kalp-damar hastalıklarından sonra en sık ölüm nedeni kanserdir. Alkol kullanmayanlara göre kansere yakalanma olasılıkları oldukça yüksektir (özellikle gırtlak, yemek borusu, mide ve pankreas kanserleri).

Çarşamba

Bahar Yorgunluğu Nedir Nedenleri Belirtileri Tedavisi

Bahar yorgunluğu, bahar yorgunluğunun belirtileri, ekonomik kriz, halsizlik, hava kirliliği, tükenmişlik sendromu, yoğun çalışma temposu, yorgunluk..

Uzmanlar, bahar yorgunluğu adıyla bilinen mevsimsel ve geçici depresyonun, fark edilip gerekli önlemler alınmadığı takdirde, ağır rahatsızlıklara neden olabilen tükenmişlik sendromunu tetiklediğini söyledi.

Doç. Dr. Berrin Demirtaş, yaptığı açıklamada, iklim değişikliğine bağlı olarak insanların duygu durumlarında değişiklikler olabileceğini belirtti. Bu zamanlarda, ”bahar yorgunluğu” olarak da bilinen geçici, mevsimsel depresyonlara rastlandığına dikkati çeken Demirtaş, mevsimsel depresyonların, halsizlik, bitkinlik ve çöküntü hissi verdiğini vurguladı.


Demirtaş, yoğun çalışma temposu, ekonomik kriz, hava kirliliği gibi dıştan gelen nedenlere bağlı uzun süreli strese maruz kalınması durumunda, kişinin ”tükenmişlik sendromu” yaşayabileceğini belirterek, şöyle konuştu: ”Bahar depresyonları aniden gelir. Kişi, iyiyken birden kötü olur ama tükenmişlik sendromu, baharla birlikte tetiklenir. Kişi, mevsimsel geçişe kadar zoraki idare ediyordur. Baharla birlikte durumu daha da ağırlaşır. Bu durumda bahar yorgunluğu ile tükenmişlik sendromunu birbirine karıştırmamak gerekir.”

Demirtaş, tükenmişlik sendromunun hafife alınmaması gerektiğine işaret ederek, tedavi uygulanmaması durumunda, panik atak, obsesif kompulsif bozukluk, huzursuzluk, gerginlik, iş yerinde performans düşüşü, aile içi ve toplumsal ilişkilerde bozulmalar ile psikosomatik rahatsızlıklar olan reflü, mide ülseri, vücutta döküntüler ve sindirim sistemi problemlerinin ortaya çıkabileceğini kaydetti.

Bahar yorgunluğu nedir ?

Bahar yorgunluğunun hemen herkesin mevsim değişikliğine vermiş olduğu fiziksel ve psikolojik belirtilere verilen bir tablo olduğunu belirten Demirtaş, “Bazı dönemlerde yeterli besin kaynaklarının alınamaması, B ve C vitaminlerin ve minerallerin eksik alınması, tiroid bezinin yetersiz çalışması, araya giren enfeksiyon hastalıkları, çay ve kahvenin aşırı tüketilmesi ve sigaranın kullanılması gibi durumlar bahar yorgunluğu belirtilerini aşikar hale getiren unsurlardır.” dedi.

Bahar yorgunluğu neden oluşur?

Demirtaş, soğuk kış günlerini geride bırakıp havanın ısınması ile havadaki negatif yüklü iyonların artmasının insan biyoritmini olumsuz etkilediğini ifade ederek, insan organizmasının birden ısınmanın sonucunda adaptasyonu sağlamak için adrenalin ve kortizol gibi bazı hormonların salınımını arttırdığını dile getirdi. Demirtaş, iyi beslenmenin olmadığı, yeterli vitamin ve minerallerin kullanılmaması, düzensiz uyku, kansızlık gibi durumlarda bu hormonal adaptasyonun yetersiz kaldığını ve bahar yorgunluğu bulgularının ortaya çıktığını söyledi.

Bahar yorgunluğunun belirtileri

- Çabuk yorulma,
- Mutsuzluk,
- Kas, eklem ağrıları, kramplar,
- Uyku düzeninde değişiklikler (uykuya dalmada güçlük, sabah zor uyanma, sabahları yorgun kalkma gibi),
- Eskiden yaptığı şeyleri yapmada isteksizlik,
- Kadınlarda adet düzensizliği,
- Psikolojik bazı belirtiler.

Yorgunluk hissi hangi hastalıkların belirtisi olabilir?

Yorgunluğun, vücudun fiziksel çalışmaya, psikolojik strese ve uykusuzluğa verdiği fizyolojik bir cevap olduğuna dikkat çeken Demirtaş, sürekli yorgunluğun fizyolojik bir cevap olabileceği gibi bazı hastalıkların ön belirtisi olabileceğini ifade etti.

Demirtaş, “Bahar yorgunluğu belirtileri kronik yorgunluk sendromu, fibromiyalji, kansızlık ve bazı bağışıklık sistemi hastalıkları ile hipotiroidi gibi bazı endokrin hastalıkların belirtilerine benzerlik gösterebilir. Bu nedenle bahar yorgunluğu bulguları çok belirginse, uzun sürerse ve kişinin günlük aktivitelerini engelleyecek durumda ise altta yatan diğer hastalıklar araştırılmalıdır. Çünkü bahar yorgunluğunda kişi günlük aktivitelerini yapmada zorlanmaz.” diye konuştu.

Bahar yorgunluğunu daha hafif atlatabilmek veya hiç yaşamamak için;

- Düzenli vitamin ve mineralleri tüketin
- Mevsim meyve ve sebzelerini tercih edin
- Kısa ve sık dinlenme aralıkları ile çalışın
- Çalışma ortamını iyi havalandırın
- Sıvı tüketimine dikkat edin. Mümkünse günde 8-10 bardak su tüketin
- Çay, kahve gibi kafeinli içecekleri az kullanın
- Sigara içmeyin
- Düzenli egzersiz yapın

Ne zaman doktora başvurulmalıdır?

Bahar yorgunluğunun uzun sürmesi ve kişinin günlük aktivitelerini yapmasına engel olması durumunda buna sebep olabilecek diğer nedenlerin (kansızlık, enfeksiyonlar, tiroid hastalıkları, fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu, bağışıklık sistemi hastalıkları, psikolojik hastalıklar ve gerekirse tümöral hastalıklar) araştırılması gerektiğini kaydetti.

Demirtaş, bahar yorgunluğu bulgularını taklit eden ancak altta yatan başka bir hastalığın erken tanısının mümkün olabileceğini söyledi.

ÖSS Taktikleri Sınav Kaygısı Sınav Kaygısını Yenmek için Sınav Taktikleri

“Dünyanın En Akıllı İnsanı” sıfatını tescil ettiren yazar Erdal Demirkıran, ÖSS sınavına gireceklere sıradışı ÖSS taktikleri veriyor… İşte sizi kaygılarınızdan kurtaracak öneriler…

Erdal Demirkıran, öğrencilerin öncelikle kendilerine güvenmelerini, ailelerin de çocuklarını hiçbir şekilde başkaları ile kıyaslamamalarını istiyor.

Demirkıran, sınav günü öncesi öğrencilere kaleminden silgisine kadar sınav akşamı uyumasından bineceği araca kadar yapılan uyarılara da tepki gösterdi.


- Uykunuz geldiğindi kendi yatağınızda uyuyun, kendinizi uyumak için zorlamayın.

- Kahvaltıyı abartmayın, normal bir kahvaltı yapın.

- Sınava giderken üstünüze rahat bir şey giyin, sakın sıkan ayakkabı giymeyin bu kişisel gelişimcilerin yanlış bir bilgisidir.

- Çocuklarınızı sıkmayın ve kaygılarını arttırıcı, “Aman kaydırma yapma, dışına taşırma, okunmuş şeker, pirinç vesaire ye” gibi istek ve telkinlerde bulunmayın.

- Sınava girmeden önce haşlanmış patates yiyebilirsiniz. Hafızanız % 34 oranında artacaktır. (Toronto Üniversitesi’nin araştırma sonucu)

Kulak Çınlaması

İş verimi, işte verim, kulak çınlaması, verimli çalışma ortamı, verimli iş ortamı..

Kulak çınlaması çalışanların iş verimini, öğrencilerin ise öğrenme kapasitesini engelleyen bir durumdur. Bazen uğultu, bazen rüzgâr sesi, kimi zaman da bir makinenin çalışma sesi şeklinde kendini gösterir.

Hizmet Hastanesi Kulak-Burun-Boğaz Bölümünden Op. Dr. Sevilay Sönmez, kişilerin endüstriyel gürültünün, yangın alarmlarının, yüksek sesle müzik dinlemenin ve diğer gürültülerin ne kadar zararlı olduğundan habersiz olduklarına dikkat çekiyor.

Dönmez, sık sık kulakları çınlayanlara şunları öneriyor:

“Yüksek sesle müzik dinlemeyin. Tuz alımını azaltın. Sinir sistemine uyarıcı etkisi olan kahve, kola ve sigaradan uzak durun. Kendinizi fazla yormayın. Bol bol egzersiz yapın.”

Lohusa Şerbeti Nedir Malzemeleri Hazırlanışı Nasıl Yapılır

Lohusa, lohusa şekeri, lohusa şerbeti nasıl yapılır, lohusa şerbeti nedir, lohusa şerbeti tarifi..

Büyükler, lohusa şekerinin süt yapma özelliğine sahip olduğunu söylerler. Tarihimizden gelen bir adet olarak da yeni doğan bebeği görmeye gelenlere loğusa şerbeti ikram edilir. Peki, loğusa şerbeti nasıl yapılır? İşte tarifi…

Lohusa şerbeti malzemeleri

- 1/2 kg. lohusa şekeri
- 5 su bardağı toz şeker
- 15 adet karanfil
- 3-4 kabuk tarçın
- 15-20 bardak su

Lohusa şerbetinin hazırlanışı

Büyük bir tencereye su, şeker (isteğe göre ayarlanır) ve lohusa şekeri konulur ve yarım saat kaynatılır.

Kabuk tarçınlar ve Karanfiller bir tülbent içinde tencereye atılarak kaynatmaya devam edilir.

Bir müddet daha kaynatıldıktan sonra süzülerek sıcak ya da soğuk ikram edilir.

Hazırladığınız şerbeti bir şişeye koyup buzdolabında uzun süre saklayabilirsiniz.

Servisi sıcak yapacaksanız fincana dövülmüş ceviz koyabilirsiniz.

Şerbete lohusa şekerinin konulmasının amacı şerbete kırmızı rengi verdirmek içindir. Onun yerine kırmızı renkte gıda boyası da kullanabilirsiniz.

Lohusa şerbeti nedir?

- Doğum sonrası bebeği görmek için ziyarete gelen kişilere lohusa şerbetinin ikram edilmesi adettir.

- Lohusa şekeri, İstanbul’da Mısır Çarşısı’ndan ve şekercilerden temin edilebilir.

- Yanında peksimet ya da galeta gibi şekersiz şeyler ikram edilir.

İnsan Ömrü Tahmin Edilebilir mi

Biyolojik belirteç, egzersizler, geçen zaman, insan ömrü, insan ömrünü tahmin etme, kemik yaşı, vitamin kullanmak, vitaminler, yaşlanma..

İnsanların bedensel işlevlerini gösteren bir biyolojik belirteç geliştirildi. Araştırmacıların geliştirdikleri ve kemik yaşını gösteren biyolojik belirtecin, kişilerin bedensel işlevlerinin durumunu ve ömürlerini tahmin etmede kullanılabileceği belirtildi.

Normalden hızlı yaşlandığı tespit edilen bir kişiye önerilen egzersizler ve vitaminlerle kişinin 90’lı yaşlarında dahi 30’lu yaşlarındaki bedene sahip olmasının önü açılacak.

Tel Aviv Üniversitesi’nde yürütülen çalışma, kişilerin nasıl yaşlanacağının öngörülmesinin onların daha uzun ve sağlıklı yaşamasını sağlayabileceğini ortaya koydu.

Araştırmacılar da geliştirdikleri kemik yaşını gösteren yeni biyolojik belirteçle, genlerin bedensel yaşlanma üzerinde güçlü etkisi olduğunu gösterdi.

OSS olarak adlandırılan bu yeni belirteç ile kişilerin bedensel işlevlerinin durumu ve ömürleri tahmin edilebilecek.

Yani eğer bir doktor hastalarının normalde yaşlanmaları gerektiğinden daha hızlı yaşlandığını saptayabilirse, onlara önereceği vitamin desteği ya da egzersiz gibi bir takım önlemlerle bu süreci yavaşlatıp normale çekebilecek.

Uykunun Standart Süresi Yok

8 saat uyumak, doğal uyku, günışığı, melatonin hormonu, standart uyku süresi, uykunun standart süresi, uykunun süresi, uzun süre uyuyanlar..

Ne kadar uyuduğunuz çalar saatinizin denetimi altında olabilir ancak ne kadar uyumanız gerektiğini belirleyen etken içinizdeki biyolojik saattir. Sekiz saatin gerekli olduğuna dair yaygın kanıya karşın, yeni araştırmalar her bireyin uykuya olan ihtiyacının bireye özgü olduğunu ortaya koyuyor.

Uyku süreniz

Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism dergisinin ocak sayısında yayınlanan bir araştırmanın sonuçlarına göre, hepimiz 24 saatlik bir vücut saatine dayalı olarak iş görsek de, aramızdan bazılarının, uykuyu etkileyen hormonal ya da başka türden değişikliklerin gerçekleştiği evre olan ‘biyolojik geceleri’ daha uzun. Bu gerçek bazı insanlar her sabah çalar saatin kapatma düğmesiyle boğuşurken, bazılarının saate bile gerek duymamasının nedeni olabilir.

İç işaretler

Uyku uzmanı olan araştırma yazarı Dr.Daniel Aeschbach konuyla ilgili olarak bazı açıklama ve uyarılarda bulunuyor…

Farklı insanların ihtiyaç duydukları uyku miktarını belirleyen iç işaretleri de farklılık gösteriyor.

Öte yandan, neden bazı insanların gecede dokuz ya da daha fazla saat uyumaları gerekirken, bazılarının altı saatle yetindiği anlaşılamıyordu.

Bununla birlikte, Aeschbach günışığı ve öğün gibi ‘uzun süre uyuyanların’, melatonin ve başka hormonların salgılandığı, vücut sıcaklığının düştüğü ve başka fizyolojik değişikliklerin gerçekleştiği evre olan biyolojik gecelerinin daha uzun olmaya devam ettiğini belirtiyor.

Aeschbach, “Biyolojik geceleri uzun olan insanların daha uzun süre uyumaları gerektiğini bildiğimizden, uyku alışkanlıklarını değiştirmenin onlar için neden zor olduğunu da anlayabiliriz” diye açıklıyor.

Salı

İnsanlar Bisiklete Binmeyi Neden Unutmaz

İnsanların bisiklete binmeyi bir kez öğrenince bir daha unutmamalarının nedenini çoğu insan merak etmiş fakat mantıklı bir neden bulamamıştır. Yapılan araştırmalarla, bu durumun nedeninin beyincikte bulunan bir sinir hücresi olduğu belirlendi.

İtalyan haber ajansı Adnkronos’un Daily Express gazetesine dayandırarak verdiği habere göre, İngiltere’deki Aberdeen Üniversitesinden bir grup bilim adamı, beyincikte bulunan ve bisiklete binmek, kayak yapmak ya da çubukla yemek yemek gibi becerilerle ilgili bir sinir hücresi keşfetti.


Bilim adamları, beyinciğin yaydığı elektro sinyalleri takip eden ve bunları bellek için beynin diğer bölümlerine gönderen “bekçi” sinirin, beynin yeni öğrenilen koordinasyon becerilerini hatırlamasına yardımcı olduğunu tespit etti.

Buluştan, nörolojik rahatsızlıkları olanlar için yapay cihaz imalatında yararlanılabilmesi umuluyor.

Renklerin Kişiliğimize Etkileri

Dinamizmi artırmak, enerjiyi artırmak, fiziksel gücü artırmak, metabolizmayı hızlandırmak, renkler ve kişilik, renklerin kişiliğimize etkisi, renklerle kişilik testi, sıcak renk tonları..

Kişilerin renk tercihlerinin, ruhsal durumları hakkında ipucu verebildiği bildirildi. Sıcak renklerin, daha çabuk algılanabildikleri ve görsel düzen içinde fark edilebilir olmasından dolayı insanlara daha yakın bir his uyandırdığını ifade eden uzmanlar, soğuk renklerin ise geriye çekilme etkisi gösterdiğini ve uzaklık hissi doğurduğunu vurguluyor.

Türkiye Psikiyatri Derneği Bursa Şubesi Başkanı İbrahim Afif Karakılıç, yaptığı açıklamada ışığın cisimlere çarptıktan sonra yansıyarak gözde bıraktığı etkiye renk denildiğini belirtti.


Psikolojik etkilerine göre, rengin sıcak ve soğuk olarak sınıflandırıldığını anlatan Karakılıç, sıcak renklerin sarı, kırmızı ve turuncudan oluştuğunu, soğuk renklerin ise mavi, mor ve yeşil olduğunu ifade etti.

Sıcak renklerin izleyeni uyardığını ve neşelendirdiğini ifade eden Karakılıç, “Sıcak renk tonları fiziksel gücü, enerjiyi, dinamizmi artırır, metabolizmayı hızlandırır. Fazlası ise heyecan, yorgunluk, şiddet, saldırganlık ve konsantrasyon güçlüğü yaratabilir. Soğuk renkler ise tam tersi etki yapar” dedi.

Kişilerin renk tercihlerinin ruhsal durumları hakkında ipucu verebildiğine değinen Karakılıç, şunları söyledi:

“Çoğumuz çocukken bize ‘En çok hangi rengi seviyorsun?’ sorusunun yöneltildiğini hatırlarız. Kişinin özel renk tercihinden, onun ruhsal durumu hakkında ipucu öğrenmek mümkün. Çünkü renkler insanların kişisel özelliklerini ve ruhsal yapısını ortaya koyar. Mesela, kırmızıyı sevenler ‘arkadaş canlısı’, sarıyı sevenler ‘entelektüel’, turuncuyu sevenler ‘cesur ve maceracı’, siyahı sevenler ‘otoriter’, maviyi sevenler ‘popüler’ kişilik yapısına sahip oluyor.”

Kırmızı renkten hoşlanan birinin enerjik bir şekilde dışa açık ve doğru hareket etmeye hazır bir kişilik yapısına sahip olduğunu belirten Karakılıç, şunları kaydetti:

“Kırmızıyı sevenler ayrıca arkadaş canlısı, bağışlayıcı, minnet duyguları gelişmiş kişiliğe sahipler. Turuncuyu tercih edenler ise cesur ve maceracı oluyor. Gülmeyi ve başkalarını güldürmeyi de çok seviyor. İletişim, hareket ve girişim turuncuyu sevenlerin karakter yapısını gösteriyor.

Sarıyı seviyorsanız entelektüelsiniz. Akıl ve mantık sizden sorulur. Çalışkan bir kişiliğiniz var. Bulunduğunuz her ortamda otorite ve kontrol sahibi olmak hoşunuza gider.

Yeşili tercih ediyorsanız, paylaşımcılığınız, uyumlu, verici ve yardımsever kişiliğinizle meşhursunuzdur. Olumlu muhakeme, bilinç ve anlayışınızla ailenizin ve çevrenizin güven ve koruma sembolüsünüzdür.

Turkuaz tercihini kullananlara karşı insanlar büyük ilgi duyar. Bu kişiler sakin ve rahatlatıcı kişiliğe sahiptir. Mavi, ruhun derinliklerine girişi gösterir. Maviyi seven kişinin en iyi özelliklerinden biri sorumluluk, sadakat ve düzen duygusunun kuvvetli olmasıdır.

Siyah renk kişide geleneksel ve saygıdeğer bir kişiliğin var olduğunu gösterir. Siyah ayrıca güç ve otoritenin simgesidir.

Temizliğin, saflığın ve masumiyetin simgesi olan beyazı seven kişiden ise insanlar çok etkilenir.”

Sağlıklı Yaşamak İsteyen Erkeklere 25 Tavsiye

Bağışıklık sistemi, bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek, diş sağlığı, erkekler, erkeklere tavsiyeler, gülmek, iktidarsızlığı önlemek, iktidarsızlığın çaresi, iktidarsızlık, kalp cerrahisi, Kalp Sağlığı, Mehmet Öz, sağlıklı yaşam, sağlıklı yaşamak, sosyal ilişkileri güçlendirmek, spor yapmak, stresi azaltmak, tansiyonu azaltmak, yoga, yoga kursu, yoga yapmak, yoganın yararları..

Sağlıklı beslenme reçeteleriyle Amerika’da adından sıkça söz ettiren ünlü Türk kalp cerrahı Mehmet Öz, sağlıklı yaşam için 25 maddelik olmazsa olmazlar listesi hazırladı. İşte ünlü cerrah Öz’ün listesinde bulunan birbirinden değerli 25 öneri..

1. Gülün
Gülmek yalnızca stresi, tansiyonu azaltıp, sosyal ilişkileri güçlendirmekle kalmaz, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.

2. Kahvaltıyı atlamayın
Kahvaltıda lifli besinler tüketmek öğleden sonra geç acıkmanızı sağlar.

3. Uyuyun
7 saatlik bir uyku uzun yaşam için önemlidir. Sağlıklı bir uyku stresi azaltır, hafızayı kuvvetlendirir.

4. Sifonu çekmeden önce bakın
Tuvalette işinizi bitirdikten sonra hemen sifonu çekmeyin. Çıkarttıklarınıza bakın. S şeklindeyse sorun yok fakat parça parça çıkmışsa bir sorun olabilir.

5. Sırtınızı şımartmayın
Sırt ağrınız varsa dinlenmeyin. Yatmak ya da uzanmak sırtınızdaki ağrıyı azaltmaz. O yüzden ağrı kesici alıp dik durmaya özen gösterin.

6. Renkli beslenin
Renkli sebze ve meyveler yalnızca güzel görünmez, aynı zamanda vücuda güç veren flavanoid ve karotenoid barındırır. Her gün yemeye özen gösterin.

7. Diş sağlığı
Yalnızca ağız sağlığı için değil, ağızda oluşan bakteriler kalp rahatsızlığı yarattığı için dişleri yalnızca düzenli olarak fırçalamak yetmez, diş ipi kullanmak da gereklidir.

8. Derin nefes alın
İstediğiniz yer ve zamanda karnınızı şişirip derin nefes alın. Oksijen mutlu olmanızı sağlar.

9. Yoga kursuna gidin
Güzel kadınlarla beraber aynı odada olmanın haricinde yoga, tansiyonu engeller, kalp hızını yavaşlatır ve esnekliği arttırır.

10. Yalnız kalmayın
Arkadaş çevresi oluşturun ve konuşup, dertlerinizi paylaşın.

11. Modaya uymayın
Her gün yeni bir diyet modası ortaya çıkıyor. Önemli olan günlük kalori alımını 100 kalori azaltmak. Bu rakam yılda 4 kilograma denk

12. Akıllı hasta olun
Doktora gitmeden önce bütün rahatsızlıklarınızı, ailenizin hastalıklarını öğrenin ailenizin fertleriyle görüşün. Bunları bir kenara yazın ve doktora söyleyin çünkü ekstra bilgi tedavi sürecini değiştirebilir.

13. Bira göbeğinden kurtulun
Göbek, kalp krizi ve şeker hastalığına davetiye verir.

14. Yeşil çay
Kanseri ve kalp rahatsızlığını engelleyen polyphenollar içeren yeşil çay sürüldüğü takdirde kepeğe de iyi geliyor.

15. Terleyin
Terlemek tansiyonu azaltırken iyi hissetmenizi sağlar.

16. Parayı bankaya koyun
Parayı takip etmek stres yarattığı için bir miktar parayı bankaya koyup güvende hissedin.

17. Olabildiğince çok seks yapın
50 yaşındaki bir erkeğin yılda 700 kez seks yapması genç görünmesini ve stres atmasını sağlar.

18. Rakamlarınızı bilin
Tansiyonunuzun, kolesterolünüzün ve kan şekerinizin sınırlarını bilin.

19. Ağırlık kaldırın
Haftada iki kere yarım saat ağırlık kaldırmak tonlarca kalori yakmanızı sağlar.

20. Fındık
Sağlıklı protein ve yağları barındıran fındık Omega-3 yağlarına sahiptir. Yemekten yarım saat kadar önce yarım avuç yemek iştahınız için olumludur.

21. Testislerinizi kontrol edin
Testis kanserini önceden teşhis için ayda bir kontrol edin. Her bir testis yumuşak, düzgün olmalı ve biri diğerinden daha aşağıda durmalı.

22. Dans edin
Dans etmek yalnızca fiziğinizi çalıştırmaz, karmaşık hareketleri barındıran bir dans türü beyninizi de çalıştırır.

23. İktidarsızlık için spor
Günde en az 200 kalori yakan erkeklerde iktidarsızlık daha az görülür. İktidarsızlık kalp kriziyle aynı nedenle ortaya çıkar, tıkanmış damar.

24. Yemek yapmayı öğrenin
Yemek yaparak yalnızca tasarruf etmezsiniz, ne yediğinize de dikkat etmiş olursunuz.

25. D vitamini hapı alın
Modern hayatta güneşe çıkamadığımız için D vitamini eksikliği çekiliyor. Üretilen haplar sayesinde alınan D vitamini, kalp, şeker hastalığı ve kanserle mücadele eder.

Uçak Yolculuklarından Etkilenmeme Yolları

Kadın sağlığı, konforlu yolculuk, regl dönemi, seyahat etmek, tatil, uçak yolculukları, uzun yolculuklar, yolculuk..

Yapılan araştırmalara göre uçak yolculuğu kadınlar üzerinde birçok olumsuz etkiye sahip. Regl dönemlerinde ise bu etkilerde karın ağrısı, şişkinlik ve mide bulantısı gibi ciddi bir artış meydana geliyor. İşte bu nedenle, uçak yolculuğuna çıkmadan önce çeşitli önlemler almanız gerekiyor.

Saat sabah altıyı gösteriyor… Elinizde büyük tatil çantanız, uçağa alınmayı bekliyorsunuz. Bir yandan sabah mahmurluğu, bir yandan da uçak korkusu yüzünden stres yaşarken, seyahat etmenin keyifli olduğu kadar gayet yorucu olduğunu düşünmekten de kendinizi alamıyorsunuz. İster kısa olsun ister uzun her uçak yolculuğu
streslidir… 45 dakikalık uçuş sürecinde dahi cildinizde kuruma, ayaklarınızda şişme meydana geliyor; hava basıncı nedeniyle ise sarkmalar… Daha uzun süreli yolculuklarda ise bu semptomlar artabiliyor. Özellikle de kadınlarda…

Kadınlar için hijyen son derece önemli olduğundan yediklerinden uçaktaki tuvalete kadar birçok konuda hassas davranıyorlar. Uzmanlar bu durumun oldukça zararlı olduğunu ve idrar yollarında ciddi enfeksiyonlara neden olabileceğini dile getiriyorlar. Bu yüzden gerek uçak yolculuğunuz sırasında gerekse tatiliniz boyunca bir şekilde tuvaleti kullanmalısınız. Özellikle de regl döneminde… Zira söz konusu dönemde bazı kadınlarda şiddetli ağrılar meydana gelirken, bazılarındaysa kabızlık ve şişme gibi yan etkiler yaşandığı sık sık gözleniyor. Çoğu zaman da ilaç tedavisi de bu rahatsızlıklara çare olamıyor. Doktorlar semptomların azalması için uçağa binmeden önce bol bol hareket etmenizi ve sık sık su tüketmenizi öneriyorlar.

Amaç konforlu yolculuk

Seyahatinizin regl döneminize denk geliyorsa, jinekologunuza danışarak yılda iki kez olmak şartıyla geciktirici ilaç kullanabilirsiniz. Yalnız söz konusu geciktiricilerin uçak yolculuğu sırasında bazı olumsuz etkileri de ortaya çıkabiliyor.

Vücudunuz yoğun miktarda su toplarken, ileri yaşlardaki sigara içen kadınların bacaklarında ise pıhtılaşma meydana gelebiliyor. Bu pıhtılaşma da terlemeye ve bacağın bazı bölgelerinde kızarmalara neden oluyor. Hatta 10 -12 saatlik uzun yolculuklarda ciğerlere hava gitmesini dahi engellediği görülüyor. Bunu engellemek adına bol bol hareket etmeye, belirli aralıklarla uçak içinde yürümeye çalışmalısınız. Bunun yanı sıra salata ya da meyve gibi hafif yemekler tüketmeyi de deneyebilirsiniz.

Antioksidanların uçak yolculuğunu kolaylaştırıcı birçok özelliği bulunuyor, özellikle ananas ağacından elde edilen çam kabuğu ezmesi uzun uçak yolculuklarınızın sağlığınız üzerindeki birçok olumsuz etkileri giderdiği uzmanlarca kanıtlanmış durumda.

Bacaklarınızda şişmeyle terleme meydana gelmesini engelliyor, yorgunluğunuzu alıyor, daha rahat uyumanızı sağlıyor ve yorgunluk nedeniyle dengesi bozulan sinir sistemini onarıyor. Uçak yolculuklarının sağlığınız üzerinden olumsuz etkileri olduğu gibi, fiziksel değişimler yaşattığı da çok açık. Hava değişimi ve basınçtan dolayı ciltte aşın kuruma meydana gelirken, saçlarda dökülmeye rastlanıyor. Bilindiği gibi uçuş kuralları nedeniyle makyaj çantanızdaki birçok malzemeyi uçak içerisine sokmanız yasak. Bu nedenle seyahat sırasında yanınıza alacağınız ürünlerin boyutlarına dikkat etmelisiniz.

Tabii tüm bunlarla birlikte seyahat öncesi yapmanız gereken bakımları da unutmamalısınız. Cildinizde meydana gelecek kurumayı engellemek için uçuş öncesi bir SPA’da ballı sütle masaj yaptırmayı deneyebilirsiniz. Nemlendirici bir etkiye sahip bu karışım, masaj ile cildinizin alt tabakasına ulaşarak uzun süreli koruma sağlıyor. Yolculuk sabahı shea yağıyla saçınızı yıkayarak da saçınızı basınca karşı koruyabilir ve şampuanın etkili kokusu sayesinde uçak içerisindeki çeşitli kokuların saçımıza sinmesini engelleyebilirsiniz.

Alkolden uzak durun

Regl döneminizde değilseniz uçuş öncesi ve sırasında bol miktarda su tüketmeye özen göstermelisiniz. Böylece vücudunuzda su depolayarak göz etrafınızda, bacaklarınızda ve kollarınızda meydana gelecek kurumaları en aza indirgeyebilirsiniz.

Uçuş sırasında cildinizin nemini kaybetmesine neden olan ve uyumanızı engelleyen kahve, alkol gibi içeceklerden uzak durmaya çalışın. Uçaktan korkanlar genellikle rahatlamak adına bol miktarda alkol tüketiyor. Oysa alkol her ne kadar rahatlamanızı sağlasa da, cildinizde ağır hasarlar verebiliyor.

Uçuş sırasında yanınıza bir nemlendirici krem ile birlikte serinletici ve rahatlatıcı etkiye sahip mineral su spreyi, saçınızda meydana gelen yağlanmayı azaltacak kuru şampuan, mendil deodorant, uyku maskesi ve el kremi almayı ihmal etmeyin.

Özellikle uzun süreli uçuşlarda bu yardımcı ürünler, daha keyifli bir yolculuk geçirmenize yardımcı olacak. Hatta uçak yolculuğunu fırsat bilip, günlük hayatta bir türlü uygulamaya fırsat bulamadığınız bakım işlemlerini uçuş sırasında gerçekleştirebilirsiniz. Örneğin bazı kadınlar günlük havadarında el bakımı yapacak zaman bulamadıkları için, uçak yolculuklarının büyük bir fırsat olduğunu düşünüyor. Siz de uçuşa başlarken kakao yağı içeren bir el kremi sürüp, uçuş süresince ellerinizi koton eldivenle koruyarak özel bir bakım uygulayabilirsiniz.

Erkek arkadaşları ile yolculuğa çıkan kadınlar için makyaj da cilt bakımı kadar önem kazanıyor. Burada dikkat edilmesi gereken uçuş sırasınca abartıya kaçmayacak doğal bir makyaj uygulamak.

Ünlü Makeup Artist Bobbi Brown, uzun süre dayanıklı fondöten, açık renkte bir ruj ile maskaranın yeterli olacağını dile getiriyor ve devam ediyor; “Yolculuk sırasında yoğun bir makyaj uygulamayın. Uçak içerisindeki hava değişimi ciltte kurumaya neden olduğu için makyajlıysanız gözeneklerinizde tıkanma meydana gelebilir. Bu nedenle sadece kusurlarınızı kapatmakla yetinin.”

Brown ayrıca yanınızda mutlaka makyaj temizleme pedlerinden bulundurmanızı da tavsiye ediyor. Bu şekilde dağılan ya da bozulan makyajınızı birkaç dokunuşla eski haline getirme şansına sahip olacaksınız.

İşyerinde Kalori Yakma Zayıflama Egzersiz

Egzersiz, egzersiz yapmak, fitness, fitness topu, fiziksel aktivite, işyerinde egzersiz, işyerinde fitness, işyerinde kalori yakma rehberi, kalori yakma rehberi, kalori yakmak, yoğun çalışma temposu..

Gününüz çoğu işyerinde masa başında geçiyorsa ve kilolarınızın arttığını düşünüyorsanız, ofiste yapabileceğiniz fitness ya da yürüyüş gibi kolay ama etkili egzersizlerle rutin iş gününüzü canlandırabilir, fazla kilolardan korunabilirsiniz.

Gününüz çoğu işyerinde masa başında mı geçiyor. Ancak her zaman böyle yapmak zorunda değilsiniz.


İşe gitmeden önce ya da işten çıkınca fiziksel aktivite için zaman ayırabiliyorsanız, en iyisini yapıyorsunuz. Ancak, egzersiz için zaman bulmak, çok yoğun çalışma temposu olan insanlar için çok kolay değildir. Rutin iş hayatınızda biraz egzersiz yapmak için Mayo Clinic uzmanlarının sunduğu 10 ilginç öneriyi bir düşünün.

1. İşe giderken yürüyün ya da bisiklete binin. Eğer otobüse binerseniz, birkaç durak erken inin ve yolun geri kalanının yürüyerek gidin. Eğer işe arabayla gidiyorsanız, park alanının en uzak yerine park edin.

2. Ayakta kalmak için fırsatları kaçırmayın. Ayaktayken daha fazla kalori yakarsınız. Telefonla konuşurken ayakta durun. Ofis içinde arkadaşınızla chat ile iletişim kurmak yerine onu görmek için diğer masaya ya da bölüme yürüyerek gidin.

3. Fitness molaları alın. Öğle yemeğinden sonra kahve içmek ya da aralarda atıştırmak yerine, ofis çevresinde kısa bir yürüyüş yapın ya da bazı basit germe hareketlerini deneyin. Boynunuzun arka kısmında gerilme hissedene kadar çenenizi göğsünüze doğru çekin ya da omuzlarınızı kulaklarınıza doğru yavaşça getirin.

4. Ofis sandalyenizi fitness topuyla değiştirin. Şişirilmiş fitness topu ya da vücut kaslarının çok yönlü çalışmasını sağlayan Stability topu iyi bir sandalye olabilir. Masa başında otururken dengenizi ve beden kuvvetinizi geliştirebilirsiniz. Hatta fitness topunu gün içinde duvarda çömelme ya da diğer egzersizleri yaparken kullanabilirsiniz.

5. Fitness malzemelerinizi çalışma alanınızda tutun. Direnç bantları ya da küçük el ağırlıklarını masanızın çekmecesinde ya da dolapta saklayabilirsiniz. Toplantı ya da iş arasında kollarınızı kıvırıp bükerek egzersiz yapabilirsiniz.

6. Sosyalleşin: Öğle tatilinde yürüyüş grupları düzenleyin. Yürüyüş ayakkabılarını giymeye hazır insanlar tarafından çevrelenmiş olabilirsiniz. Arkadaşlığınızın tadını çıkarın ve düzenli egzersiz yapın.

7. Toplantıları dışarıda düzenleyin. Hava şartları elverişli olduğunda, yürüyüş toplantıları ya da beyin fırtınası devreleri planlayın. Binanızın içinde tam bir tur yapabilir ya da binanın dışında dolaşabilirsiniz.

8. Yürüyüşünüzü hızlandırın. İşiniz yürüme gerektiriyorsa, bu yürüyüşü hızlandırın. Çenenizi yukarıda ve omuzlarınızı hafifçe arkada tutun ve yürürken serbestçe nefes almayı unutmayın.

9. İş için seyahat ederseniz, ileriyi planlayın. Uçak için havaalanında beklemek zorundaysanız, çantalarınızı kapın ve hızlı hızlı yürüyün. Fitness salonu olan bir otel seçin ya da kendi egzersiz ekipmanlarınızı yanınızda götürün. Atlama ipleri ve direnç bantları bir çantanın içine kolayca sığabilir. Ayrıca, hiçbir ekipman olmadan da atlama hareketleri, karın ya da bacak sıkıştırma egzersizleri ile diğer basit hareketleri yapabilirsiniz.

10. Koşu bandı üzerindeyken çalışmayı deneyin. Ofis egzersizlerini bir sonraki aşamaya taşımaya hazırsanız, “yürü ve çalış” yaklaşımına odaklanabilirsiniz. Koşu bandı üzerinde rahat bir çalışma ortamı oluşturabilirseniz çalışırken yürüyebilirsiniz. Gerçekte Mayo Clinic uzmanları aşırı kilolu ofis çalışanlarının bilgisayar karşısında oturarak geçirdikleri 2-3 saati yürüyüş yaparak geçirirlerse yılda 20-30 kg verebileceklerini tahmin ediyorlar. Yürüyüşün hızlı ve tempolu olması gerekmiyor. Buna rağmen, ne kadar hızlı yürürseniz o kadar fazla kalori yakarsınız.

Ter Kokusunu Önlemenin Yolları

Ayak kokusu, ayak kokusunu önlemek, duş almak, egzersiz, egzersiz yapmak, genital bölge kılları, genital bölge temizliği, hassas cilt, koltuk altı kılları, koltuk altı temizliği, kötü kokmak, kötü koku, ter kokusu, ter kokusunu önlemek, ter kokusunu önlemenin yolları, terlemek..

Ter kokusunu önlemenin en iyi yolu önlem almaktır. Aynı şekilde ayak kokusu da bazı önlemlerle azaltılabilir. Aşağıdaki önlemler terlemeyi önlemeye, ter ve ayak kokusunu gidermeye yardımcı olacaktır…


İşte sizi ter kokusundan kurtaracak 14 farklı çözüm yolu…

1. Her gün duş alın. Düzenli banyo cildinizdeki bakterilerin sayısını kontrol altında tutacaktır.

2. Banyo aldıktan sonra ayaklarınızı iyice kurulayın. Mikroorganizmalar ayak parmaklarının arası gibi nemli yerleri severler. Ayak pudraları veya ayak bakımı için kullanılan kremler nemin emilmesine yardımcı olur.

3. Koltuk altı ve genital bölge kıllarının düzenli olarak tıraş edilmesi terlemeyi ve kokuyu azaltacaktır.

4. Doğal deriden yapılanlar gibi ayağınızın hava almasını sağlayan ayakkabılar seçin. Yaz aylarında sandalet tipi ayakkabılar giyebilirsiniz.

5. Ayakkabılarınızı dönüşümlü olarak kullanın. Ayakkabılar bir gece içinde yeterince kurumayabilir. Onun için aynı ayakkabıyı iki gün arayla giyecek şekilde dönüşümlü olarak kullanın. Giymediğiniz zamanlarda ayakkabıları havadar ve kuru bir yerde tutun.

6. Çoraplarınızı her gün değiştirin. Merserize çorap giyin çünkü bunlar nemi emerek ayağınızı kuru tutar.

7. Ayaklarınızı havalandırın. Zemin elverişli ise çıplak ayakla dolaşın veya ara sıra ayakkabılarınızı çıkarın.

8. Doğal kumaşlardan üretilen giysileri tercih edin. Keten, yün, ipek cildinizin hava almasına izin veren malzemelerdir.

9. Egzersiz yaparken derinizdeki nemi hemen uzaklaştıran yüksek teknoloji ürünü giysileri tercih edin.

10. Her gün iç çamaşırı değiştirin.

11. Gevşeme tekniklerini öğrenin. Yoga, meditasyon veya biofeedback terlemeyi tetikleyen stresi denetlemenize yardımcı olacaktır.

12. Diyetinizde değişiklik yapın. Yiyecekler de ter kokusuna yol açabilir Soğan, sarımsak, pastırma, balık, bazı yeşil bitkiler gibi gıdalar koku yapabilir. Bunlar faydalı da olsa, uygun zamanlarda tüketin.

13. Deodoran ve ayak kokusu önleyen pudra veya spreyler kullanın. Cildiniz hassas ise bunların özel hassas cilt için üretilmişlerini deneyin.

14. İnsan çoğunlukla kendi ter kokusunu fark etmez, bu nedenle kendisini sık sık kontrol etmelidir.

Perşembe

İşyerinde Sürekli Oturarak Çalışmayın

Ağrı, boyun fıtığı, el hareketlerinde güçlük, ergonomi, ergonomik çalışma ilkeleri, hareket kısıtlılığı, işyerinde nasıl çalışmalı, kollarda güçsüzlük, kollarda karıncalanma, kollarda uyuşma, oturarak çalışmak, oturur pozisyonda çalışmak bel fıtığı, sürekli oturarak çalışmak, sürekli oturmak..

Uzmanlar, özellikle ergonomik çalışma ilkelerine özen gösterilmediği durumlarda uzun süreler boyunca oturur pozisyonda çalışmanın bel ve boyun fıtığına neden olduğunu belirtip önlem alınması konusunda uyarıyorlar.

Uzmanlar, ağrı ve hareket kısıtlılığı ile kendini gösteren boyun fıtığının ileri evrelerinde kollarda uyuşma,
karıncalanma, güçsüzlük ve el hareketlerinde güçlük ile de seyredebileceğini belirterek, etkin ve kalıcı tedavi yöntemleri bulunmayan hastalıktan korunma ilkelerinin oldukça önemli olduğunun altını çiziyor.

Uzmanlara göre boyun fıtığından korunmak için yapılması gerekenler şunlar:

- Ergonomik ölçülerinize uygun sandalye ve büro gereçlerini tercih edin.

- Ayaklar sarkıtıldığında yere rahatça değebilmeli, oturma tablası çok alçak ya da yüksekte olmamalıdır.

- Sandalyenin bel seviyesinde bir sırt desteği (arkalık) bulunmalı, ancak bu destek omuz ve kürek kemiklerinin hareketini engelleyecek kadar yüksekte olmamalıdır.

- Çalışma masası, çalışırken kollarınızın yere paralel olmasına elverecek yükseklikte olmalıdır.

- Gün boyunca aynı işi ve hareketleri yapacak biçimde çalışmaktan kaçının ve uzun süre aynı pozisyonda kalmayın.

- Otururken omurganın doğal S kıvrımını koruyun.

- Boynunuzu düz veya hafifi öne eğik tutun; boyun ve omuzlar gevşek ve rahat olmalıdır.

- Otururken ağırlığın bütünüyle dağılmış olmasını sağlayın, sandalye ve sırt desteğinden tam olarak yararlanın.

- Otururken gövde ve bacak arasındaki açı 90 dereceden, bacak ve baldır arasındaki açı ise 60 dereceden küçük olmamalıdır.

- Çalışmaya belirli sürelerde ara verin, kalkıp yürüyün, sık sık gerinin ve egzersizi alışkanlık haline getirin.

- Herhangi bir ekleminiz ağrıdığında bunun çalışma biçiminizle ilgili olup olmadığını araştırın.

- Çalışırken kollar zemine paralel olmalı, el bilekleri sağa sola ya da aşağı yukarı doğru bükülmüş pozisyonda olmamalıdır

İdeal Kilo Hesaplamak İdeal Kilom Kaç İdeal Kilo Hesapla

BMI, diyet yapmak, erkeklerin yağ oranı, hipertansiyon, ideal kilo hesaplama, ideal kilo hesaplamak, ideal kiloda kalabilmek, ideal kilom kaç, kadınlar için yağ oranı, kilo vermek, Şeker Hastalığı, vücut kütle indeksi, yüksek tansiyon..

“İdeal kilo boydan 10 eksiktir” teorisi doğru değildir. Ayrıca ideal kilo herkesin zevkine ve alışkanlığına göre değişmez, bir hesaplama tekniği vardır. “İdeal kilo nasıl hesaplanır?” diye merak ediyorsanız işte size biz doktorların kullandığı kolay ideal kilo hesaplama tekniği…


Kadınlar için ideal kilo hesaplama

Boyunuzun ilk 1,5 metresi için 45 kilo, sonraki her 2,5 cm için 2,2 kilo ekleyiniz.

Örnek olarak; boyunuz 160 cm ise, ideal kilonuz 45+8.8=53.8 kilogram olacaktır.

Erkekler için ideal kilo hesaplama

Boyunuzun ilk 1,5 metresi için 48 kilo, sonraki her 2,5 cm için 2,7 kilo ekleyiniz.

Örnek olarak boyunuz 180 cm ise, ideal kilonuz 48+32.4=80.4 kilogram olacaktır.

Ufak tefek tiplerdenseniz hesaplanan ideal kilo yüzde 10 azaltılmalısınız, iri yapılı olanlar ise yüzde 10 ekleme yapabilir.

Yağ oranı

Yağ oranı ve vücut kütlesi; az veya aşırı kilolu tanımını yapmak için kullanılır. Bu ölçümler bir beslenme ve diyet uzmanı tarafından yapılır. Ama siz de kolaylıkla bu hesaplamayı kendiniz için yapabilirsiniz. Kadınlar ve erkekler için farklıdır.

Kadınlar için yağ oranı

Uygun olan vücut yağ oranı yüzde 20-21′dir. Yani vücut ağırlığının ancak yüzde 20 ya da 21′i yağ olmalıdır. Yüzde 30′dan fazla yağ oranı olan kadınlar obez kabul edilir.

Erkekler için yağ oranı

Uygun olan yağ oranı yüzde 13-17′dir. Yüzde 25′ten fazla olanlar obez kabul edilir.

Vücut kütle indeksi (BMI), bütün diyet kitaplarında geçer. Kafanız karışmasın bu vücut yapınızın dolaylı bir tahminidir. Kilo ve boyunuz hesaba katılarak bulunur.

Şeker ve yüksek tansiyon gibi hastalıklara yatkınlığı hesaplamakta da kullanılır. Fazla kilolu ve obez tanımlarının farklı olduğunu hatırlatmalıyım. Aynı şey demek değildirler.

Uygun olan kilodan fazlası olanlar için kilo ayarlaması ancak düzenli ve devamlı olarak, fiziksel aktivite ve yemek miktarlarının ayarlanması ile elde edilebilir. İstemli olarak aşırı kilo vermek tehlikeli şekilde düşük kilolara yol açabilir. Bu kişilerin tedavi ile aldıkları kilolarını muhafaza edebilmeleri için devamlı yeterli miktarlarda gıda almaları gerekir.

İdeal kiloda kalabilmek

İstediğiniz kiloda kalabilmek için şu formülü kullanabilirsiniz; günde almanız gereken toplam kalori miktarını hesaplarken hareketsiz veya obez iseniz; ideal kilonuzu yukarıdaki gibi hesaplayın ve her 450 gram için günde 10 kalori alın.

Az hareketli veya 55 yaş üzeriyseniz ideal kilonuzun her 450 gramı için günde 13 kalori olmalıdır.

Düzenli egzersiz yapıyorsanız ideal kilonuzun her 450 gram için günde 15 kalori olmalıdır.

Düzenli yoğun egzersiz yapıyorsanız ideal kilonuzun her 450 gram için günde 18 kalori alınmalıdır.

Hareketlilik ve egzersiz sınıflandırmasını ise şöyle yapmaktayız; düzenli ve planlı spor yapmayanlar veya ara sıra spor yapanlara az hareketli diyoruz. Haftada birkaç kez, 30-60 dakika yüzme, hızlı yürüme veya koşmaya orta decede aktivite, bunları haftada 60 dakika ve 4-5 gün yoğun olarak yapmaya ise yoğun aktivite diyoruz.

Aslında diyet yapmak basittir. Biraz matematik biraz da psikoloji ile sağlığınızı bozan kilolardan kolaylıkla kurtulabilirsiniz.

Tatil Sonrası Okul Dönemine Geçiş Önerileri

Öğrenci problemleri, öğrenci psikolojisi, öğrenci sağlığı, öğrenci sorunları, okul dönemi, okul sendromu, okula geçiş, tatil, tatil sonrası..

Yaz tatiliyle birlikte esneyen uyuma saatleri, eğlence ve oyun zamanları yakında sona eriyor. Çocuklar ve ebeveynler için daha planlı ve programlı uzun bir zaman dilimi başlıyor.

Kadıköy Şifa Hastanesi Psikoterapisti Fatma Tosun, anne babalara çocuklarının tatil döneminden sonra okul hayatına daha rahat adapte olabilmesi için öneriler sunuyor.


Tatildeki rahat ev ortamından, esneyen kurallardan sonra okulun kurallarla, sorumluluklarla dolu ortamına adapte olma sürecinde, anne – babaların çocuklarına yardımcı olması önemlidir. Bu dönem aslında tüm aile bireyleri için zordur. Artık herkes için tatil bitmiştir. Aynı zamanda da yeni bir dönem başlamaktadır. Yeni umutlar, fırsatlar, olanaklar, deneyimler…

Anne babaların yapabilecekleri neler?

- Okulların açılmasına bir hafta kala, çocukların uyuma ve uyanma saatlerinin erkene çekilmesi uygun olacaktır.

- Derslerin başlamasıyla birlikte, anne – babaların, öğretmenlerin beklentileri ve istekleri doğal olarak çocukların ders çalışmalarına yönelik artar. Evet ders çalışmak, ödev yapmak çocukların sorumlulukları arasındadır; ancak onların oyuna ihtiyaçları olduğunu da göz ardı etmemek gerekir.

Oyun oynamak, çocuğun duygularını boşaltmasına, yeni keşiflerde bulunmasına, kendini tanımasına ve oyun aracılığıyla kendini ifade etmesine fırsat sunar. Aynı zamanda çocuğun bedenini, ruhsal ve duygusal dünyasını, sosyal ilişkilerini geliştirmesine yardımcı olur. Bu durum, her yaş çocuğu için geçerlidir. Sadece yaşla birlikte ihtiyaca göre oyun biçimleri değişir.

- Anne-babanın, çocuğun yaşına göre evde yapabileceği sorumluluklar vermesi, ödev yapma ve ders çalışma sorumluluğunu kazanmasına yardımcı olur. Anne – babanın olumlu, destekleyici, kendi kendilerine iş yapabilme becerilerine olanak sağlayan davranışları, çocukların okul başarısını arttırır.

- Çocukların anne – babayla vakit geçirmeye ihtiyaçları vardır. Ebeveyn olarak çocuklarınızla oyun oynayarak işbirliğinin, sevginin ve yakın bağların gelişmesini sağlamış olursunuz. Hem sizin, hem de çocuğunuzun yapmaktan hoşlandığı bir şey bulun. Yürüyüşe çıkabilirsiniz, parka gidebilirsiniz…

Bazen de tüm dikkatinizle sadece dinlemek olabilir. 15 dakika vermek o günün nasıl geçtiğini konuşmak, gerçekten onunla birlikte olmak için yapmakta olduğunuz bir şeyi bırakmak büyük bir fark yaratacaktır.

- Çocuğun çalışma odasının sade ve dikkatini dağıtacak uyaranlardan arındırılmış olarak düzenlenmesi ders çalışmasını kolaylaştırır.

- Okuldan geldikten sonraki zaman dilimi için etkinlik takvimi düzenlenebilir. Ödev zamanı, dinlenme zamanı gibi…

- Okul ve ailenin çocuk için işbirliği yapması önemlidir. Yaşanılan sorunların çözümünü kolaylaştırır ve çocuğa güven verir. Okulun, öğretmenin ve ailenin tutumları tarafsız, objektif ve bilgilendirici olmalıdır. Sorunların çözümünde her iki tarafı da en çok çıkmaza sürükleyen tutum yargıya dayalı davranışlardır.

- Okulda ders ortamında ve teneffüslerde çocukların uyması gereken çok temel kurallar vardır. Bu kurallara uyulması konusunda aileler çocuklarını desteklemelidir.

Bir nedene dayanan konuşma tarzı benimsemek doğru olacaktır. Örneğin; “Derste arkadaşlarınla konuşmamalısın, çünkü siz konuşurken öğretmen ders yapamaz, siz de öğrenemezsiniz.” Ebeveynin buradaki konuşması, hem davranışın düzenlenmesine, hem de açıklamasına yöneliktir.

- Çocuğun sınıf ortamında dersi dinlemekte ve isteklerini ertelemekte zorlanması, başladığı işi bitirmekte güçlük yaşaması, sık sık söz kesmesi, arkadaşlık ilişkilerinde sıkıntı çekmesi gibi sorunlar, ilgili öğretmenle işbirliği yapılmasına rağmen çözülememiş ise, bir uzmandan yardım alınması önerilir.

Salı

Modern Hayat Hastalık Üretiyor

Açılmayan camlar, alerjenler, alerjik hastalıklar, alerjiler, antialerjik ilaçlar, cilt alerjileri, ciltte oluşan alerji, deri testleri, halı kaplı zeminler, halı kaplı zeminlerin zararları, hastalıkların nedenleri, havasız ortam, havasız ortamın zararları, modern hayat, modern yaşam, Patch testi, True Test Sistemi, Yama testi..

Ofisteki havasız ortam, halı kaplı zeminler ve açılmayan camlar nedeniyle maruz kalınan alerjenler; sürekli burun akıntısı, hapşırık ve göz yaşarmasıyla seyreden alerji oluşumuna neden oluyor. Bu alerjilerin sebepleri belirlenememesi ise önlem alınmasını engelliyor.


Şehirleşmenin artışına bağlı olarak gökdelenlerdeki ofis hayatının da daha yaygınlaşması günümüzde yeni hastalıkların oluşumunu da tetikliyor.

Anadolu Sağlık Merkezi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof.Dr. Nesil Keleş ve Cilt Hastalıkları Uzmanı Dr. Figen Akın, alerjilerin belirlenmesinde kullanılan Prick ve Patch testleri ile ilgili bilgi verdi.

Son zamanlarda en sık rastladığımız solunum yolu alerjenleri, ev tozu akarlarıdır. Özellikle yerleri halılarla kaplı kapalı ortamlarda, ofis ortamlarında bu alerjenin görülme sıklığı artabilir.

Ayrıca klimalı ortamlarda, ofis ortamlarında bulunan bazı tahriş edici kimyasal maddeler de alerjen olmasa bile burun hastalıklarına neden olabiliyorlar.

Alerjenler, mevsimlere göre değişiklik gösterirler. Özelikle küf mantarları ve ev tozu akarları kış aylarında artışa geçiyor. Alerji kaynağını doğru tespit etmek tedavi açısından büyük önem taşıyor. Bu alanda iki önemli test bulunuyor.

Vücudun reaksiyon gösterdiği maddenin belirlenmesi için hastalara Prick testi uygulanır.

Prick testi, belirli bir sayıda alerjenin cilde yerleştirilmesi ve hangisinin reaksiyona neden olacağının gözlenmesi temeline dayanan basit ve acısız bir prosedür.

Testte reaksiyon alanı ne kadar genişse test edilen maddeye olan alerji gerçekte o denli yüksektir. Testleri, yakınmaları olan herkes yaptırabilir. Ancak bazı hasta gruplarında bir takım önlemler alınması ya da bazı şeylere dikkat edilmesi gerekmektedir. Örneğin deri testlerini antialerjik ilaç kullananlar, dermografizm benzeri deri hastalıkları olanlar, çok küçük çocuklar, ya da alerji yakınmalarının çok yoğun olduğu dönemlerde yapılmaması ya da önlemler alınarak yapılması önemlidir. Bu nedenle alerji testlerinin uzman kişilerin denetiminde yapılması ve değerlendirilmesi gereklidir.

Deriye yama yöntemiyle cilt alerjileri belirleniyor

Ciltte oluşan alerji de Patch (Yama) testi ile belirlenebiliyor. Hastalarda, deriye temas yoluyla etkili alerjenlere karşı duyarlılığı saptamak amacıyla yapılan bir deri testi olan Patch testi ile geç tipte oluşan alerjik reaksiyonlar saptanabiliyor. Egzama tablosu görülen, özellikle el egzaması olan hastalara uygulanan Patch testi ile olayın bir alerjenle temas sonrası mı yoksa derinin tahrişi sonucu mu oluştuğuna karar verilir. Alerjen saptanarak hastanın etkili bir şekilde tedavi edilmesi sağlanmış olur.

Patch testi nasıl yapılıyor?

Patch testi kapsamında kullanılan “True Test Sistemi”, alerjenlerin emdirilmiş bir şekilde hazır bulunduğu ve ayrı ayrı bölümlerde 29 alerjeni içeren yapışkan bantlardan oluşur. Bu hazır bantlar hastanın sırt bölgesi alkolle temizlendikten sonra yapıştırılır. Hastadan 3 gün banyo yapmaması istenir. 72 saat sonra bantlar çıkarılır ve yarım saat sonra uygulama alanlarındaki farklı cilt reaksiyonlarına bakılarak test sonucu değerlendirilir.

Patch testi yaptırırken dikkat edilmesi birkaç nokta bulunuyor. Öncelikle testi yapmadan önce deri lezyonlarının tamamen silinmiş olması gerekmektedir. Eğer egzamanın aktif olduğu dönemde yapılırsa test alanında şiddetli bir reaksiyon oluşabilir ve test sağlık olarak değerlendirilemez.

Pazar

Kadınlar ve Erkekler için ideal Kilo Hesaplama ve Yağ Oranı

BMI, diyet yapmak, erkeklerin yağ oranı, hipertansiyon, ideal kilo hesaplama, ideal kilo hesaplamak, ideal kiloda kalabilmek, ideal kilom kaç, kadınlar için yağ oranı, kilo vermek, Şeker Hastalığı, vücut kütle indeksi, yüksek tansiyon..

“İdeal kilo boydan 10 eksiktir” teorisi doğru değildir. Ayrıca ideal kilo herkesin zevkine ve alışkanlığına göre değişmez, bir hesaplama tekniği vardır. “İdeal kilo nasıl hesaplanır?” diye merak ediyorsanız işte size biz doktorların kullandığı kolay ideal kilo hesaplama tekniği…


Kadınlar için ideal kilo hesaplama

Boyunuzun ilk 1,5 metresi için 45 kilo, sonraki her 2,5 cm için 2,2 kilo ekleyiniz.

Örnek olarak; boyunuz 160 cm ise, ideal kilonuz 45+8.8=53.8 kilogram olacaktır.

Erkekler için ideal kilo hesaplama

Boyunuzun ilk 1,5 metresi için 48 kilo, sonraki her 2,5 cm için 2,7 kilo ekleyiniz.

Örnek olarak boyunuz 180 cm ise, ideal kilonuz 48+32.4=80.4 kilogram olacaktır.

Ufak tefek tiplerdenseniz hesaplanan ideal kilo yüzde 10 azaltılmalısınız, iri yapılı olanlar ise yüzde 10 ekleme yapabilir.

Yağ oranı

Yağ oranı ve vücut kütlesi; az veya aşırı kilolu tanımını yapmak için kullanılır. Bu ölçümler bir beslenme ve diyet uzmanı tarafından yapılır. Ama siz de kolaylıkla bu hesaplamayı kendiniz için yapabilirsiniz. Kadınlar ve erkekler için farklıdır.

Kadınlar için yağ oranı

Uygun olan vücut yağ oranı yüzde 20-21′dir. Yani vücut ağırlığının ancak yüzde 20 ya da 21′i yağ olmalıdır. Yüzde 30′dan fazla yağ oranı olan kadınlar obez kabul edilir.

Erkekler için yağ oranı

Uygun olan yağ oranı yüzde 13-17′dir. Yüzde 25′ten fazla olanlar obez kabul edilir.

Vücut kütle indeksi (BMI), bütün diyet kitaplarında geçer. Kafanız karışmasın bu vücut yapınızın dolaylı bir tahminidir. Kilo ve boyunuz hesaba katılarak bulunur.

Şeker ve yüksek tansiyon gibi hastalıklara yatkınlığı hesaplamakta da kullanılır. Fazla kilolu ve obez tanımlarının farklı olduğunu hatırlatmalıyım. Aynı şey demek değildirler.

Uygun olan kilodan fazlası olanlar için kilo ayarlaması ancak düzenli ve devamlı olarak, fiziksel aktivite ve yemek miktarlarının ayarlanması ile elde edilebilir. İstemli olarak aşırı kilo vermek tehlikeli şekilde düşük kilolara yol açabilir. Bu kişilerin tedavi ile aldıkları kilolarını muhafaza edebilmeleri için devamlı yeterli miktarlarda gıda almaları gerekir.

İdeal kiloda kalabilmek

İstediğiniz kiloda kalabilmek için şu formülü kullanabilirsiniz; günde almanız gereken toplam kalori miktarını hesaplarken hareketsiz veya obez iseniz; ideal kilonuzu yukarıdaki gibi hesaplayın ve her 450 gram için günde 10 kalori alın.

Az hareketli veya 55 yaş üzeriyseniz ideal kilonuzun her 450 gramı için günde 13 kalori olmalıdır.

Düzenli egzersiz yapıyorsanız ideal kilonuzun her 450 gram için günde 15 kalori olmalıdır.

Düzenli yoğun egzersiz yapıyorsanız ideal kilonuzun her 450 gram için günde 18 kalori alınmalıdır.

Hareketlilik ve egzersiz sınıflandırmasını ise şöyle yapmaktayız; düzenli ve planlı spor yapmayanlar veya ara sıra spor yapanlara az hareketli diyoruz. Haftada birkaç kez, 30-60 dakika yüzme, hızlı yürüme veya koşmaya orta decede aktivite, bunları haftada 60 dakika ve 4-5 gün yoğun olarak yapmaya ise yoğun aktivite diyoruz.

Aslında diyet yapmak basittir. Biraz matematik biraz da psikoloji ile sağlığınızı bozan kilolardan kolaylıkla kurtulabilirsiniz.